16 Nisan 2009

uyusana

hasta olduğunda
seviniyorsan eğer
yataktan çıkmadığın için
annene uyduracak bir bahane
aramak zorunda kalmadığından
ve gözlerini açtığında
sabahın altısında
on dakika daha kestireyim gibi
bir tembellik hissi barındırmadan
uyumaya devam edebiliyorsan
rapor alırım düşüncesi ile
ve önemsemiyorsan doktorun vereceği
üç günlük istirahat için
işyerinin
dili çarmığa gerilesi şefi
sana sorduğunda
neyin vardı diye
yüzündeki
bişeyin yoktu demi
deme çabasındaki, alaycı sırıtışı
elindeki kağıdı uzatıp sadece
ona
susarak
uzanmak istiyorsan bi üç gün daha
evde veya sokakta
veya kar üstünde
yağmur altında
çöp bidonunda
kanlarla kaplı savaş alanlarında
dünya kupasının finalinde
veya yılbaşı günü güneş batmadan önce
uzanmak istiyorsan
sanki erişebilecekmişsin gibi huzura
boşlukta köşe kapmaca oynayan
zihninle beraber
üzerine yorganı çekip
“hâlâ hastayım anne” diyerek
telefonun baş ucunda olsa da
günün birinde sana
aynı yatakta
“uyusana” diyen sevgiline inat belki
sessiz kalarak yeni bir günün götüreceği
her şeye
ve bağnaz bir fikirle
hiçbir şeyin değişmesini beklemeyerek
tembelliğini ele verip
üç gün üç gece
ateşler içinde yanarken tenin
baş ağrın düş gücünü emerken
sıkılmadan kendinden
yorganın altında
ellerini bacaklarının arasına sokup
dizlerini karnına çekerek
güneşe veya aya aldırış etmeden
üç kat yorganı
başının üç kat üzerine serip
kefenin içinde kefen gibi bedenini
saklayıp her şeyden
görünmez bir adam olarak
orada öylece
kalmak istiyorsan eğer
aslında bu dizeleri yazmanın da
bir anlamı yoktur bence
okuyanlar için

çünkü çoktan boku yemişsindir ve
kimseden senin için canını dişini takıp
bir fedakârlık göstermesini bekleyemezsin

o yüzden uyanma bir daha
vakitli vakitsiz
ya da uyansan da
gözlerini açıp
rüyanda gördüğün şeyi
sana soracak olan
bir başka göz arama

16.nisan.2009



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder