21 Mart 2008

siktir et

pas demen gerekir bazı eller
kötü gelmiştir kağıt ya da
başka birinin kazanmaya ihtiyacı vardır

sen batsan da
çıksan da
değiştirilmesi olanaksız bir pozisyona düşmüşsündür zaten
nakavt edilmişsindir yani
ayağa kalkıp birkaç yumruk daha yemek aptallık olur
kazanma şansın sıfırken
seyirciler çektiğin acının
bi gram farkında değilken
ve hiç kimse hiçbir şeyin farkında değilken henüz
zafer şarkıları
ve bağrış çağrış arasından
sürünerek sıyrılıp
uzaklaşmak zorundasındır
ardına bakma
asla ardına bakma
kangren olmuş bir kol gibi düşün
ve çıkar at
işlerine karışma
içlerine karışma
hiç kimsenin işine karışma
sessiz
sakin
ve acıdan gebersen de
umurunda değilmiş numaraları

21 mart 2008


18 Mart 2008

ardımızda kalan yaşamlarımızda bir avuç bok şimdi

tuvalet olarak kullanılıyor
ve sular kesik
ve tıkandı lağım
o yüzden pis kokuyor
ve o yüzden iğrenç görünüyor
umursamıyor ama
içinde bir ölüyü besliyor fark ettirmeden
dünya ağzına sıçarken
ve milyonlarca kez "benden uzak durun" dediği halde
kimse laftan anlamıyor
tuzaklar tuzaklar tuzaklar
tuzaktan kumanda ya da

başa sar
ileri al
durdur
kes
kapat
değişen hiç bişi olmayacak

tüm olasılıkları tükettik
irtifa kaybediyoruz

ve neden ağzıma sıçıldıktan sonra
şifonu ben çekmek zorunda kalıyorum
bilmiyorum

girdapiç..


* başlık "özver yılmaz'ın "karanlık" adlı şarkısından alınmıştır..


18.mart.2008

14 Mart 2008

eski güzel günler

adamın biri geliyor
ve yazdıklarımı beğendiğini söylüyor
eyvallah diyorum
değişik bir tarzım varmış
ve kendisi de yazıyormuş
ona da eyvallah diyorum, herkes yazıyor, yazabilir
ve esasen
bir kum torbasının ne kadar tarzı varsa
benim de o kadar olabilir demek geliyor içimden
demiyorum
susuyorum
konuşmaya istekli değilim
sıkılıyorum
gerginim
sarhoşum

ve sorular devam ediyor
ardı arkası kesilmeden
her soruya sadece cevap verip
aynı soru kipini
“ya sen” diyerek geri iade etmiyorum
anlamalı diye düşünüyorum
konuşmak istemediğimi
en azından bugün
ya da
sadece beleş bira için bulunduğumu burada,
oysa bu
durumu daha da kötüleştirmekten başka bir işe yaramıyor
nerde oturuyorsun
çalışıyor musun
hangi okula gidiyorsun
kimleri okursun
hangi filmleri seviyorsun
gerçek adın ne
hebele hübele
kendimi bir röportaj veriyormuş gibi hissediyorum
ki vermişliğimde var daha önce
birkaç fanzin, birkaç dergi, ot ve bok
ki sıkıcı
ki gereksiz
ki üzerinde iyice araştırılma yapılması gereken bir mesele bu
ve ben üzerinde iyice araştırılması gereken bir ürün değilim
ve bekliyorum
ve zaman öldürmek için sorulara cevap verirken
yalanlar uyduruyorum arada bir
kendime önemli bir yazar süsü veriyorum
şaşalı
klas
ve aynı anda
ve aynı odada
bir hatun gözlerini bana dikmiş
bir dahi olduğumu sezinliyor
geceyi benimle geçirmeye hazır
geceyi kendimle bile geçirmeye hazır hissetmiyorum oysa
bir an önce sızıp
sabahın köründe baş ağrısı ile uyanınca da
bu lanet yerden çıkıp gitmek istiyorum
senaryo tekrar ediyor

bu kez
eve yeni gelen başka bir tip
aynı soruları soruyor
onların misafiriyim
karşı koyamıyorum
hiçbir şeye karşı koyamıyorum
üzerime akın eden sinekler ordusu
biri şifonu çekmeli diye düşünüyorum
lağıma gönderilmem için
ve karşımdaki hatuna arada bir bakıp
bana baktığını gördükçe
ilham alıyorum
daha çok yalan söylüyorum böylece
daha havalı
ve daha çok boka sarması için her şeyin

ve daima bir uyum sorunu peşimde
birazdan iki tip evine gidecek
diğer iki hatun bana şurada uyuyabilirsin diyecek
biri gece yanıma gelecek
ben gidip birkaç bira daha almamız gerek diyicem
para verecekler
ruh verecekler
sihir verecekler
ve hayatta kalma şansımızın giderek azaldığı bir günde
öksürükten boğularak, bir sigara daha alıcam onlardan
derin bir müzik bilgim olduğunu düşünecekler
harikulade boklar zırvalayıp
hiçbir şeyi umursamayan
bir süperman olduğumu düşünecekler
içlerinden biri bana aşık olacak
içlerinden biri ona karşı koyamayacak
ve her şey
sihrin bozulup
ilginin azaldığı
ve tüm balonların patladığı
o ölüm anına kadar
devam edecek
hepsi bu

sonrası tekrar
aynı senaryo
klişe
baştan savma
tutarsız

ve şimdi
o günden bu güne geçen
dört koca yılı düşününce
üzerine bu kadar uzun bir şiiri feda edebileceğim
o kadar da önemli olmayan
sıradan, kasvetli, kapalı, salak günlerimden
kaç tane kaldı diye düşünüyorum
yanlış atlar
yanlış maçlar
ve yanlış hatunlar
anafikir bu
nokta

14.mart.2008



7 Mart 2008

orospu ilham perileri

gece bir dalgınlık sonucu
elimde kalemle tuvalete girdim
ve sıçarken
tuvalet kâğıdına bir şeyler yazmaya başladım
sarhoştum, kabul ediyorum
ve klavyedeki kanı görünce fark ettim elimi kestiğimi
nasıl olduğunu hatırlamıyorum
jiletle oynuyordum sadece, hepsi bu
sonra kan
katledilmiş aşklar silsilesi
daha sonra
tuvaletteki işim bitince
şiirle kıçımı sildim ve
kâğıdı atıp
şifonu çektim
daha sonra
şiddetli bir öksürük krizi
midem bulanıyordu
alkolden değil
yaşanan her şeyden
“her zaman bir bahanen vardır,
başarılı olmamak için”
bunu eski bir sevgilim söyledi bana
eski olduktan sonra yani
daha önce söyleseydi de bir şey değişmeyecekti
her zaman bir yenisi gelir ve
her neyse işte, klavyeyi kurtardım kandan
elimi de tabii
hayır kanları sildiğim şeyde şiir yazmıyordu bu kez
yazsaydı epey trajik olurdu
ve aslına bakarsanız
odamın içi
o kadar çok kağıt parçası ile dolu ki
hepsini temizlemeye kanım yetmez
ama bir fotokopi makinesi bizi kurtarabilir
doğru mu yazdım? makinamı yoksa?
ha bu arada
klozete giden o şiir
buna beş çekerdi
ama önemi yok
bana da beş çekiyor sonuçta
yerime seçilen çoğu ahmak

7 mart 2008