1 Nisan 2009

stabil olana zıt yönde stabil ruhlar

içimde bir boşluk var
ben sığamıyorum ama onun içine
çok klişe biliyorum
ben de çok klişe yazıyorum
derine diyorum sadece
daha derine
kaçıp saklanma ihtiyacı
hiç bir şeye saplanıp kalmadan

aptalca olduğunu biliyorum
ama iyi değilken sen
komik olan her şey aptalca gelir sana
güldüğün her şey aptalcadır aslında
ve bunun farkına varıp
hâlâ izlemeyi sürdürürsen
kendinden nefret edebilirsin
ben ederim en azından
ve en azından her şeye “bence” diyebilirim
sizin fikirleriniz
veya değer yargılarınız
benim için “hiç”

bunu söylemiş olmam gerekiyor
her şeyi anlatmış olmam gerekiyor size
o halde sorulan tüm bu sorular
daha önce gözden geçirilmemiş
yanıtlar bütününün
bir tekrarını gerekli kılabilir
ve ben artık tekrarlardan sıkılmış biriyim
konuşmak bile istemiyorum çoğu zaman
kendimi zorluyorum yine de
buna ihtiyacım olduğunu düşünüyorum
yo hayır!
buna ihtiyacım olduğunu biliyorum
ertesi günü getirmek için sadece

bazen kendini itekler insan
itekler çünkü
her geçen gün
birbirinin aynı olsa da
araya sıkışan
ufak tefek farklar
sürprizler ve
gülümsemeler
veya hıçkırıklar
bir anlam taşıyabilir
boşluğu genişletebilir
ve bu genişleyen boşlukta
sen de genişlersin
büyürsün bir anlamda
büyürsün
büyürsün
büyürsün
ölene dek büyürsün
yani ölene kadar sürebilir bu
bu durum
sen ölene kadar sürebilir
hiçbir şey değişmez aslında
sen de değişmezsin
hayatta kalma olasılığın
gittikçe azalırken
zihnindeki derinliğin
içindeki boşluğun
ve övünmeden sevebildiğin geçmiş hanesinin
kendi geçmiş hanenin
giderek doldurulduğunu bilirsin
doldurduğunu ya da
senin ve başkalarının
sen dahil herkesin
sana ve her şeye bir anlam yüklediğini bilirsin
ve algı sistemin
tüm bu anlamlar bütününü
taşıyamayacak duruma geldiğinde
tamam dersin
yeni bir şeye ihtiyacım yok
yeni bir sürprize mesela
değişikliğe
ani virajlara
geriye dönüşlere
sağa ve sola sapmalara
gerek yok dersin
yolum yola benzemiyor sizce ama
ben yolumdayım yine de
rota yok
istikamet yok
uzay boşluğuna bırakılmış bir kuş tüyünün
her şeye rağmen
aşağı düşmeme çabası gibi aynen
yaşama devam etme süreci

ve birde yaşama devam ettirme süreci var aslında
başkalarının
başka başka insanların
varlıkların
şeylerin
hep birlikte kol kola verip
kol kola girip hatta
önüne çıkmaları
“burası çıkmaz sokak beyefendi” demeleri

hayır, dersin
görmüş olduğunuz duvarları
ben göremiyorum
ikaz ve uyarı sistemleriniz de fayda etmiyor
o yüzden bırakın geçeyim
geçersin de biliyor musun?
yani engel olamazlar sana
isteseler bile bunu başaramazlar
ve sürdürürsün yürümeyi
yarı aç yarı yok belki
yarı aç yarı yok!
belki gerçekten sefil denilebilecek bir halde
sefilleşmiş bir ruh hali ile
zihnindeki yolculuğa ve
her şeye karşı yabancılaştığın evrenine
derinlemesine inmeyi seversin
kimse seni anlamaz
kurulan cümleler ve
karşılıklı konuşmalar
boş beyaz bir kağıt parçasına dönüşür
rüzgar çıkar
uçar o sözcükler
hatırlamazsın kimle neyi ne zaman konuştuğunu
çünkü tüm bu süreç
senin sıkıldığın
sürekli “hı hı” demekten yorulup
bir süre sonra sadece kafanı salladığın
bir süre sonra sadece gözlerini kapatıp açtığın
bir hale dönüşür

sonra
sonra bu süreç
senin teslim olmuş bir ruh olarak algılanmana yol açar
savaşı kaybetmiş bir ceset torbası
ceset bile değil yani
içinde capcanlı
heyecanlar barındıran
gülüp ağlayabilen
ama bunu kimseye çaktırmamak için
ruhuna giydirdiğin
bir ceset torbasına dönüşür etin
kelimeleri duvarların olur
gözlerini kaparsın
git dersin ona
git, çünkü seninle konuşmak istemiyorum
git çünkü, konuştuğum zaman dinlemiyorsun bile
sadece git…

daha sonra
zihnin ayılır
ve söylediğin her şeyin
sadece, içinden kurduğun cümleler olduğunu anlarsın
ve karşındakinin
senin onu anladığını düşünüp
konuşmaya devam ettiğini
anlarsın anlamasına
anlıyorsundur yani
ama bu konuda
söyleyebileceğin
hiçbir şey yoktur
hiçbir konuda söyleyebileceğin
hiçbir şey yokmuş gibi hissedersin kendini
ve her konuda söyleyebileceğin her şeyin
daha önce
bir başkası tarafından da söylenmiş olabileceğini

ve bir film izler
ben bunu biliyordum dersin
bir kitap okuyup - ben bunu biliyordum
ben her şeyi biliyordum aslında
unutmuşum
hatırlıyorum zamanla
kendime geliyorum
ayılıyorum
27 yıldır
komadan çıkmaya çalışan
bir adam gibiyim
ve çıktığımı hissedebiliyorum
yani üzerime geçirdiğim
ceset torbasını yırttığımı
hâlâ bazı plastik parçaları duruyor
eriyorlar yavaş yavaş
eriyip yok oluyorlar
ruhumun sıcak bir lavdan farkı yok
ve en başından beri
şiirin en başından beri
süregelen
akan
aşağı doğru inen bu şey
bu ruh hali
aslında bir anlamda
kesik kesik gibi görünse de
belli bir bütünlüğü taşıyor
kesilip koparılmış ve
sonra düzenli bir şekilde dikilmiş
elbiseye benziyor
yaması olmayan eski bir elbise
sadece kesilmiş olan yerlerine
içerden dikiş atılmış
ben görüyorum o izleri sadece
ve daha sonra alışıyorum
ve daha sonra sıcaklık artıyor
ceset torbası ergimeye devam ediyor
ruhum ısınıyor
ruhum yaşamayı öğreniyor
konuşmayı öğreniyor
dinlemeyi öğreniyor
yazmayı sonra
veya okumayı
ve yürümeyi belki
ve bir yerden bir yere gitmeyi
ama sakat kalmış bir savaş gazisi gibi
yıllarca çarpışmış olmanın
etkisiyle birlikte
ardından olan bitene öfke duyuyor
“ben bunlar olsun diye savaşmadım ki”
hayır ben savaşmadım
ben kendimi savundum sadece
savunurken arada bazı kesikler oluştu
ve sonra bunları diktim
ve dikiş yerleri belli olmasın diye
içeriye açılan iki kapıyı
gözümü ve ağzımı
kapalı tutmayı seçtim
ve zaman geçti
yeni kesikler ve
kesikler sonrası ortaya çıkan
içime doğru dönen sarmal yollar
uzun
çok uzun yollar
o kadar uzunki
sıkılıp yarıda kesebilirsin
o kadar uzun ki
sıkılıp geri dönebilirsin
ve hatta geri dönmeye çalışıp
içerden çıkamayabilirsin
o yüzden devam et
sonunda
iyi bir son için
vaat edebileceğim
hiçbir şey olmasa da
devam et
kendini çözümlemeye başladın artık
çözülmeden yapıyorsun üstelik bunu
çözünmeden hatta
ve aptal kelime oyunları gibi görünen her şey
aslında birer anlamı olan
figüran gibi görünüyor sana
tek karelik bir sahne
üç saniyelik bir yüz ifadesi
ya da bir fotoğraf
her şeyi anlamana yeter
eğer anlayabilirsen
ve sadece
benzer duyguları
kendi ceset torbanın içinde
saklayabiliyorsan yapabilirsin bunu
ben açıklayamam
ama sen açabilirsin
kendi içini
kendi içine
birinin yolu
sana tarif etmesini bekleme
bilmediğini biliyorum
ve anlamlandıramadığını da
ama hissediyor olmalısın
başarı yok
kazanç yok
umut yok
zarafet var sadece
ve akış
ve hiçliğe gidiyor olduğunun
bilincinde olarak
bunu önemsemeden
devam etme arzusu
yapman gerekeni değil
yapmak istediğini yapmak
yapabildiğin kadarıyla
ya da evden çıkmamak söz gelimi
içindeki boşluğu
tüm dünyayı yutabilecek kadar
boşaltmak
bir sonraki dizeyi düşünme
bir sonraki notayı düşünme
bir sonraki çizgiyi
bir sonraki rengini
boya kalemleri senin olabilir
yüzünü boyamadığın sürece
problem olacağını sanmıyorum bunun
seni rahat bırakmaları için
yazmanı söylediklerini yazmadığın sürece
ruhundaki hava deliklerinden sızabileceklerini sanmıyorum
rahatsız olmaya devam etmelisin
rahatsız olduğun için rahatsız ediyorsun
ve o yüzden anlayamıyorsun
mutlu ferah ve isyan barındırmayan
tüm o suratları
halinden memnun yaşamlar
sunulana razı edilen insanlar
ortadaki her şey yanlışken
tek yanlış gibi görünmekten korkma
devam et
devam etmelisin
hiç bir şey değişmeyecek
ama hiç olmazsa
ben de değişmedim, diyeceksin
sonra
sonra ölüp yok olduğunda
insanlar methiyeler sıralayacak arkandan
merhumu nasıl bilirdiniz?
konuşabilsen
hiç bir şey bilmiyorsunuz, diyebilirdin belki o an
hiç bir şey bilmediniz
dinlemediniz çünkü
söylemedim
odamda
odamda ve tek başımayken
hayır, söylememeye devam edeceğim
ve bu sır perdesi
bir artistik patinaj için çekilmedi
çekindiğim zamanlar
çekinmeyi bilselerdi
ortada rahatsızlık verecek
bir rüzgar esmeyecekti
ama var olan ruhların
oluşturduğu basınç farkları
gerçekten ama gerçekten
beni eve hapsetti
şimdi durup düşününce
dışarıdaki rüzgar
bu rüzgara karşı savunması olmayan ruhuma
ağır geliyor

o yüzden
pencereler açık olsa da
perdeler çekili
ışıklar sönük
öğlenin birinde
loş bir odada oturmuş
müzik dinliyorum
ne dediğini anlamadığım insanların
söylediği şarkılar
size anlatamayacağım kadar
sihirli geliyor bana
sihirli resimler
sihirli fotokopi kağıtları
ve sihirli insanlar
dünyanın aslında, hiç de iyi bir yer olmadığını ama
bi tek benim böyle düşünmediğimi anlatıyorlar
beraber hareket etsek bile
kıramayacağımız kadar kalın zincirler var
birbirimizin üzerine çıksak bile
en üstümüzdeki aşamaz, onların duvarlarını
o yüzden yazıyoruz
o yüzden müzik yapıyoruz
o yüzden film
resim de o yüzden

ve şimdi
her şeyin defalarca başa sardığı bir noktada
hiçbir ilerleme kaydedemeden
ama gerilemeye sebep verecek bir değişim de geçirmeden
bekliyorum…
bekliyoruz…
beklentisiz bir şekilde
kendi halimizde
bir şeyler yapmayı

sürdürürken

1nisan2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder