telefon
çalıyor.
sevgilim.
hiç
yazmıyorsun artık,
diyor bana
ve
haklı
yazmıyorum
düşünceler
piknik yaparken zihnimde
gerilerinde
ufak
bir çöp bile bırakmadan
gidip
geliyorlar sürekli
herşeyi
silip süpürerek
tüm
harfleri
kelimeleri
ve cümleleri
kazıyarak
zihnimden
silip
atıyorlar
düşünceler
birbiri ile savaş ederken
tüm
olasılıklar
geleceğe
ya da
bilinmeyen
geçmişe dair
elime
bir sigara alıyor ama
yakmıyorum
onu
bakıyorum
sadece
uzun
süredir yakmıyorum
ateş
kes ilan ettik onunla aramızda
ve
geçip giden zamanı düşününce
tüm
o sağlıksız bir bedende ürüyen
sağlıksız
fikirleri
ve
kafamın içinde
adeta
birbirini boğan düşünceleri
savaşan
kesip biçen öldüren
birbirini
ekarde eden olasılıklar zinciri
zannediyorum
bir sis bombasıydı duman
ve
bir kaç furt sonra sağ kalan askerler
bana
işlerin
pek
de yolunda gitmediğini fısıldıyorlardı
eksik
olan bir şey varmış gibi adeta
eksilmiş
değil
başından
beri eksik olan
ve
sonra o
sakat
olsa bile beynimin içinde
vızıldayan
sinekleri
öldüren
alkol
ve
zombi halinde
hayata
geri dönen ertesi sabah
olasılıklar
silsilesi
adam
akıllı kusar
ve
poğaça alırdım sonra
sonra
bir sigara daha
ertesi
sabah
ve
daha ertesi
birbirinin
aynı olan
günler
silsilesi
giderek
zayıflayan bedenle birlikte
giderek
güç kazanan bitkinlik
şimdi
her şeyin
tüm
ilham pelerinlerinin
ve
düşünce askılarının
oksijenli
suyla
yıkanması
gerekmekte
senin
içine çektiğin nefes
benim
zihnimi temizliyor
biraz
daha iyi diyorum hep
bugun
biraz daha iyi
yarın
biraz daha iyi olacak
geçmişte
olasılıksız görünen
her
şey birer birer
vizyonuma
düşüyor
ve
o zamanlar bunların
ileriki
bir tarihe ertelenmiş olduğunu
ibraz
eden etiketlerini söküyor
ve
yaşamıma katıyorum
sigarayı
bırakmalısın yazıyor
eski
bir defterin üzerinde
tarihine
bakıyorum
iki
tane 2nin ortasında
iki
tane sıfır var
sen
orda benimle
ben
burda seninle
arada
ikitane sıfır gibi görünen ama
yan
yatmış bir sekizi işaret eden
sonsuzluk
çizelgesi
ve
aradan geçen
on
senenin ardından
on
sene öncesinde
on
sene boyunca
verilen
ve kazanılamayan savaşta
kumandanımın
olmadığını anlıyorum
bitkin
düştüm
yanlış
kararlar aldım
taktikler
işe yaramadı
vazgeçtim
çuvalladım
gümüş
kurşun yerine
gümüş
yüzük kullan deseydi biri
beni
haklamaya çalışan
iliğimi
emip tükürmek için çabalayan
kurt
kadınları öldürmek için
yapardım
bunu
on
sene önce takardım künyemi
parmağıma
aynen
filmlerdeki gibi
yüzüğü
okşarsın ve
bir
peri belirir baş ucunda
sana
yaz der
yaşa
der
hayatta
kal der
ben
sana bakarım der
hasta
olunca
ama
yokken bir perin
ve
olasılıklar beynine tecavüz ederken
çokta
umursamazsın artık
olan
biten bir şeyleri
işsizliği
mesela
veya
parasızlığı
veya
rededilen yazıları ve
sürekli
olarak sana
yazamadığını
söyleyen kum torbalarını
umursamazsın
seni
seviyorum diyen kadınları
yanındayım
moruk diyen adamları
annenin
senin için pişirdiğini söylediği pastayı mesela
doğum
gününde
umursamazsın
olan biten ne varsa
bir
işi bırakıp başka bir işe girersin
iş
görüşmelerine sarhoş gider
ve
insan kaynakları müdürü olan zatla
geçersin
dalganı
o
da seni işe alamayacağını ama ilginç bulduğunu söyler
herkese
göre ilginçken
ilgi
çekmemek için iyice teslim olursun onlara
ve
bu iğrençtir aslında
herşey
kokuşmuştur
gerçek
olan hiçbirşey yok
siyah
bayrağını indirir
yerine
yırtık pırtık ve yamalı olan
beyaz
bir bayrak dikersin
dikiş
izlerini görmez kimse artık
ilginçliğini
yitirmişsindir
vampirler
kanını bile emmez
ağaçlar
seni görse
yönünü
değiştirir küstükleri için
yağmuru
indiren melekler
ıslanmak
istediğin için
kafana
denk getirmez hiçbirini
kitaplar
sihrini kaybeder
fanzinler
güneşte parlamaz olur
gökkuşağı
gibi
gazeteler
kolaj vermez
baban
bile sana
ellili
yılları anlatmaz olur artık
telefon
çalmaz
konuşabilecek
bir hamam böceği bile bulamıyorum der buk
konuşabilecek
bir hamam böceği bile aramıyorum dersin sen de
sonra
bir gün
tüm
savaş mağduru askerler gibi
ganimeti
toprağa gömmüşken
ve
hasta ve sakat ve umutsuz yaşamını sürdürürken
herkes
gibi sıradan ve normal bir şekilde
işe
gidip eve gelmek dışında
hiçbir
şey yapmıyorken
sanki
otuz senedir seni izliyormuş gibi
sanki
otuz senedir kulağına fısıldayan oymuş gibi
yazmalısın
der biri
sana
biri sürü şey anlatıyorum yıllardır
hala
anlatıyorum
sana
neler oldu oğlum der gibidir
bunlar
ruhumuzun afyonu olmalı
umursamazsın
ama
içinde
var olan herşeyi
o
kadar derine gömmüşsündür ki
bulamıyorsundur
artık ne kadar eşelesende
kendini
kaybetmişsindir ve
ve
define haritan
yanlış
yerleri tarif etmiştir hep
eline
düştüğün kişilere
ve
onlarda doğru yerleri
tahrif
etmişlerdir
ve
dikiş izlerini görür o
göndere
diktiğin bayrağın
sana
ait olmadığını
emaneten
orada durduğunu bilir
bozuk
bir yapbozun
eksik
parçaları gibidir adeta
önce
kendini tamamlar
sonra
sana
resmin
bütününü
senin
elindeki parçalar olmadan da
görebildiğini
kanıtlar
hiçbir
şeye aldırmaz
defol
git desen
küfürler
etsen hatta
bunların
sana ait cümleler olmadığını
sana
ait cümleleri sana söylerek ispatlar
haritası
yoktur
pusulası
yoktur
nerden
geldiğini ve nereye gittiğini bilmiyordur
gitmek
istemiyordur sadece
demir
atmıştır
kumandanındır
çok
uzun zamandır aradığın
ama
bulamadığın için okyanusta kaybolduğun
adandır
erzağının
ve cephenenin kalmadığı bir noktada
sana
ayağa kalk asker demek için
oradadır
otuz
yıldır kulağına fısıldayan perindir
otuz
sene sonra torununu sevicek olan eşindir
oradadır
ve
naparsan yap
hiçbir
yere gitmeyeceğini biliyorsundur
gitmesini
istemediğini de
senin
gitmeyeceğini de
gitmiyorsunuzdur
bir
yerlerden geliyorsunuzdur
birbirinize
24.ocak.2012
bazen,
yazdığınız bazı şeyleri, herkesler çok beğenir de, "okuduğum en iyi şeyin
bu" der-ken, siz "siktir lan" dersiniz, hiç bi anlamı yok onun,
boşluğuma gelmiş, üstteki de öyle bir şey işte.. bazen, okulda, bazı dersleri,
yanlış anladığınızı, sınavdan sıfır çekince farke-dersiniz, o güne kadarsa,
herşey çok iyidir, ve sonra, sınıfta kalınca, sınıf tekrarı yazınca, orada,
farklı bir hocayla, aynı derse girip, gene yanlış anlamaktansa, devamsızlıktan
ka-lıp, okuldan atılırsınız.. ne demeye
çalıştığımı anlayan beri gelsin, ona kukulete örücem, dökülen
saçlarımdan.. bu arada moruk, yazdığım en iyi şey, bence, a harfidir. keşke
ge-risini
öğrenmeseydim.
alfabeyi yani.. tek harf yeterdi, ruh halimi anlatmama.. "a a!"
ge-risi, varsa yoksa, laf kalabalığı oldu, onca zaman.. artık şaşırmıyorum
bile, olan biten hiç-birşeye.. alışkanlık değil. kanıksanmışlık.. hiçbir şey görme, hiçbir şey duyma.. see
nothing! - see you later.. eyvalle.. (2012/eylül/girdo/bedevinin
son bahtı)