26 Mart 2014

kırık 1

her şeyi kaybettiğini düşünmeye başlarsın.. bu, zamanla olur. ilk sevgilinden ayrıldığında ya da ilk işini kaybettiğinde değil.. ya da istediğin bölümü kazanamadığında.. hayır! bunlarla bir ilgisi yok, kaybediyor olduğunun bilincine varışının.. umut, daima varlığını sürdürmeye devam eder.. bir şeylerin değişeceğinin, bir şeyleri değiştirebileceğinin; yola, farklı bir rotayla da olsa, devam edebileceğinin yanılsamasına kapı açan o saf ışık demetleri, odana girecek bir delik bulur daima, zihninde ki kör karanlığa.. bu olmazsa diğeri olur, ya da beş yıl sonra belki, dedirten o, aptal algı.. algı bozukluğu falan değil, burada bir bozukluk göremiyorum ben.. eğer, referans çizgimizi, normal olana göre alacaksak, ve normali, çoğunluk ya da tıp, bilim, din, tarih, toplumsal normlar, duygusal algoritmalar veya aile bağları belirliyorsa.. burada bir sorun yok.. her zaman, her koşulda, yapmak isteyip başaramadığın herhangi bir şey için, olumsuzluğu olumlayan bir bahane ya da yeniden denemek için bir neden bulabilirsin.. hatta, her hâlükârda, başka bir yol olduğunu söylerler sana.. nefes alıp verdiğini ve buna devam etmen gerektiğini ispatlamak için o kadar çok masal anlatırlar ki, tırlatmanın eşiğinde kurduğun cümleler, anlamını yitirir.. sessiz kalma hakkını kullanabilirsin pek tabii, ama hareket etmeme hakkını asla..

çalışmak zorundasındır ve çalışmak istemediğini söylediğinde, kimse istemiyor ki denir, ama buna mecbur olduğuna inananların hakimiyetinde, -hatta karşı durduğun her şeyin yanlış olduğuna inananların hakimiyetinde- onlara ayak uydurmaya mecbur bırakılırsın.. insan toplumu, bir mecburiyetler ordusudur. bir arada yaşamı sürdürmek için yapmak zorunda olduğumuz mecburiyetler bütünü.. ve bu bütünler, tarih boyunca artarak devam edip, modernizmle beraber güçlü bir yalana işlenmiştir; yardımlaşma ve iş bölümü.. ve şu an ben, bu iş bölümünün, elektronik sayaçların dış plastik aksamını üretme görevini üstlenen plastik enjeksiyon mecburiyetine, iş olarak bakmadığımda, normalin dışına çıkıyorum.. biraz daha dışına çıkarsam, bu normalinizin, sadece düşünsel bazda değil, yaşamsal bazda da dışına çıkarsam, yaşayabileceğim bir orman aramam gerekiyor..

her şeyi kaybettiğini düşünmeye başlarsın ve bu zamanla olur. olan şey, yani kaybedilen, normallik algısıdır.. insan toplumunun algısal safsatasıdır diyelim.. çünkü, sol kolum kırıldığı için mutluyum, çünkü bir ay işe gitmicem. bir ay evden çıkmamı gerektiren pek bir şey de olmayacak.. kolum kırıldığı için mutluyum.. hatta sol ayağımı kaybedip iş görememezlik raporu alsaydım mutluluktan ölecektim..  ama ne var biliyor musunuz? asıl, benim gibi, tamamen, her türlü normallik algınızı kaybeden bi kaç tiple ormanda olsaydım, eh, o zaman işte, mutluluktan doğacaktım.. ama dediğim gibi, bu, zamanla olur..

tek kolla ancak bu kadar..