insanlara
bakıyorum.
bana
"ben
de fanzin yapmak istiyorum ama
zamanım
yok uğraşmaya"
diyen
insanlara
"bunca
işe yetişebilmene
şaşırıyorum
doğrusu"
diyebilen
insanlara
ki
doğrusu
yetişemiyorum
da
ama
umursuyor da sayılmam bunu
periyodu
umursamıyorum
dağıtımı
umursamıyorum
önceki
sayıları umursamıyorum
kendimi
umursuyorum sadece
kendi
zevkimi
elime
aldığımda ilk kopyayı
tadacağım
hissi
ve
sonrası önemli değil
ve
öncesi unutuldu gitti zaten
hiç
satmayan dönemler
elimde
patlayan dönemler
kimsenin
yazı göndermediği
gidip
almadığı
gözünü
bile sürmediği dönemler
şimdi
buradayız
2008'in
son gününde
ve
insanlar durmadan
yazı
göndermeye
resim
göndermeye
fanzini
edinmeye
tanışmaya
ve
arada sırada da
silah
çekmeye çalışıyor
bok
atmaya mesela
eleştiri
amaçlı başlayıp
küfürle
biten postalar
ve
hiç önemli değil diyorum onlara
gerçekten
hiç önemli değil
öncesi
veya sonrası
hiç
bir önemi yok
şimdi
buradayız
2008'in
son gününde
ve
ben de buradayım
hâlâ
aynı teraneyi
gevelemeye
devam ederek ağzımda
do
it yourself, do it yourself
para
yok
kağıt
yok
uhu
yok
ve
yine de yeni bir fanzinin
hesabını
yapıyorum kafadan
36
sayfadan 9 a4 diyorum
50
kopya çeksek ne yapar abi
kabaca
bir hesapla
40
diyor bana
ve
sonra tekrar
adamın
biri
"bunca
işe nasıl zaman buluyorsun" diyor
"şaşırıyorum"
napıyorum
oysa
boş
boş bekleyip müzik dinlediğim zamanlar dışında
ölümüne
içtiğim ve sabahı kaybettiğim geceler dışında
ortalama
on saatimi sattığım mesailer için
her
gün tıraş olmak dışında
koca
bir hiç diyorum
koca
bir hiç
elde
var sıfır
ve
sonra dönüp ona
"boş
zamanlarında naparsın" diyorum
"televizyon
izlerim" diyor
ben
izlemiyorum
"internette
takılırım"
ben
takılmıyorum
"msn’de
geyik falan işte"
onu
da yapıyor sayılmam
"ee
sonra? dolu zamanların?"
"ders
çalışırım abi"
hiç
ders çalışmadım
ve
pek gazete okumam ayrıca
kolaj
içindir gazete
film
izlemem
dizi
izlemem,
oradan
oraya gezmem
tabiri
caizse
ot
gibi yaşayan benim
evden
işe işten eve
ve
sonra dönüp
bunca
saçmalık için bana
başıboş
fanzinler için
"helal
olsun" diyorlar
helal
olmuyor ama
genellikle
sonrası
tam
bir işkence haline dönüşüyor
kitapevleri
ile kavgalar
fotokopicilerle
pazarlıklar
insanlarla
anlaşmazlıklar
ve
sonra dönüp
evde
daima
evde
bir
sonraki sayı için
şapkadan
tavşan çıkaran sihirbaz gibi
okus
pokus yapmak zorunda kalmak
"her
şey hâlâ aynı" diye yazmak
kapkalın
duvarlara
bir
adam daha geliyor
"senle
röportaj yapalım
bir
dergide köşem var"
"yap"
ilk
soru
sor
"nasıl
oldu da bu noktaya geldi bu işler?"
bilmiyorum
hiç
bir şey yapmadım ben
kimseyi
kolundan tutup çekmedim
gel
bilader yaz demedim
al
şunu git evinde oku da demedim
ben
burada duruyordum
ve
herkes kendi geldi
ve
kendi kendine gidecek her şey
on
sene sonra
ne
olacağının
bir
önemi olmasa da
şimdi
tam burada
hâlâ
aynı şekilde
ilerliyor
işler
ve
sen o bardan o bara gezerken veya
msn
pencereleri arasında can çekişirken
ben
evde oturmuş sayfaları yapıştırıyorum
tek
fark bu dostum
zaman
olduğu yerde duruyor
ve
ben bir şeyler yetişsin diye
deli
gibi koşturmuyorum
sen
zaman bulamıyorsan
bu
aramadığın
içindir
o
yüzden şimdi
zamanının
olmadığını söyleme bana
çünkü
öncelikle
öğrenmen
gereken şey
fanzinin
zamandan
bağımsız bir şey olduğudur
şimdi
her
ne yapmak istiyorsan
yapmaya
devam et
ama
bana
tirişkadan
bahanelere gömülü kalmış
arzular
sunma lütfen
31.aralık.2008