14 Nisan 2009

stream

stream
sarhoşsun, ve uyuman gereken bir zaman diliminde oturmuş this empty flow dinleyip duvarları izliyorsun, zihnin çok hızlı bir şekilde boşluğa doğru akıyor. boşluğa, çünkü, akılından geçip yokolan ve bir daha hatırlamayacağın yüzlerce görüntü, ses, düşünce.. bekliyorsun ve beklemekten fazlasıyla sıkılmışsın. Bir şey olsun istiyorsun. herhangi birşey.. biri gelip seni bu boşluktan çıkarsın istiyorsun. ve korkuyorsun artık bunun gerçekleşmesinden. kendini güvende hissetmekten korkuyorsun. herşeyden korkuyorsun anasını satayım. korkarak iletişim kuruyorsun insanlarla, çünkü fazlasıyla hassassın ve insanlar fazlasıyla bencil. arsız. bencil olmaya çalışıyorsun. bencilleşmeye. elinden, kendini değiştirmek için hiçbirşey gelmiyor. bekliyorsun sadece.. jori sana şarkı söylüyor, sen boşluğa kelimeler düzüyorsun. ve asıl ihtiyacın olanın, birinin gelip seni o boşluktan çıkarmaktansa, o boşlukta seninle beklemek olduğunu biliyorsun. ama o boşluğa gelen-giden olsun da istemiyorsun artık. kimseye dönüp bakmıyorsun. birileri geliyor.. birileri gidiyor. birileri birşeyleri bozarken, birileri de birşeyleri tamir edebileceğini vaat ediyor. bak ben böyle iyiyim tamam mı diyorsun onlara. hiç birşeyin yerine konmasına ihtiyacım yok diyorsun. kırılabilecek birşey kaldıysa, sen devam et diyorsun. ben hiçbir şey hissetmiyorum artık diyorsun. bağışıklık kazandım artık acıya karşı diyorsun. ama koca bir yalan bu. yalnızlığı kanıksadığını söyleyişlerin de koca bir yalan. neyi beklediğini bilmediğini söylediğinde de, yalan söylüyorsun... artık gerçekleri söylemekten korkan bir uçan balonsun. tam bir fiyasko. bir duvar vardı eskiden. sonra yıkıldı. sonra daha sağlam bir duvar daha ördün. onu da yıktılar. sonra iki üç kat kalınlaştırdın. oda dayanmadı. sonra bir duvar daha. ve bir tane daha. ve şimdi duvar bile yok ortada.. herşeyimi alabilirsiniz. size verebileceğim birşey kalmadı gerçi.. tekrarlar tekrarlar tekrarlar. tekrarların tekrarları. başa al, ve yeniden çek. sonuç değişmez. son aynı, ara sekanslar farklı sadece. ve sonunu baştan bildiğin bir filmin, başlangıcı farklı da olsa, tad vermiyor artık. o yüzden yeni birşeye tahammül yok diyorsun. yeni bir patlamaya mesela. ama her an kapılıp gideceğini biliyorsun. zayıfsın, fazlasıyla zayıf duvarların. ve geçen gece.. neyse, geçen geceyi boşver.. geçen günleri boşver.. hiç birşey görme hiçbirşey duyma. imlayı da boşver. düzeltme de. bırak nasıl yazdıysan öyle kalsın herşey. hatta nasıl yaşandıysa öyle kalsın, düzeltmeye çalışma. yazma da olan biteni.. hatırlamaya da çalışma. çözmeye de çalışma. anlayamazsın. bekle sadece. aptal bir film şeritinin, neden defalarca başa sardığını merak bile etme. bu senin doğanda var. özün bu. içinden çıkamayacaksın. ve içine de giremeyeceksin aynı zamanda. sen birşeyler anlatırken, kimsenin sana birşey anlatmadığını görüceksin. sonra herşeyini çözen o gözleri bir daha görmeyeceksin. çözünmemeye çalışmaktan da vazgeç o zaman. bekle işte. hiç bir şey yazma.. ve geçen geceyi de boşver. bileklerin yerine kestiğin o aptal bilekliğini de çöpe at bence, tamir ettireceğine.. basit bir sinir kriziydi sadece dedin. ve basit olmadığını biliyorsun. ve basit deyip geçiştiriyorsun herşeyi. hafife almak işine geliyor çünkü. hafife alırmış gibi yapmak herşeyi. ve ertesi gün devam etmek zorunda kaldığın bir gün var önünde. sonra bir sonraki gün. ve bir sonraki. film şeriti kendini yenilemeye devam ediyor. ve zihnin bu dünyanın çok ötesinde. otobüse biniyor ve çığlık atmak istiyorsun. herkesin nesi var böyle. asıl senin neyin var girdo? gördüğün şeyler halusyunasyonun olabilir bence.. tüm kahkaha ve gözlerin arkasında gördüğün herşey, senin deliliğinin bir kanıtıdır belki. delirdiğini düşünüyorsun artık ve buna inanmak en boktanı. herşey, her geçen gün, kendini yenileyerek devam ederken, herşeyi çözdüğünü nasıl iddia edebiliyorsun hala? işe yaramaz ve boş. boş ver öyleyse.. hiç birşey görme, hiç birşey duyma.
 14 nisan 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder