16 Ağustos 2008

178

geçen gün annem
14 yaşındayken karaladığım
bir defteri buldu eski püsküler arasında
ve şimdi ona bakıyorum da
bu işin buralara nasıl geldiğini düşünüyorum
ve allah bilir
daha nerelere gidecek
hiçbir şey yapmadan üstelik
yazmak ve yayınlamak dışında

hatta çoğu zaman
yayınlamayı bile es geçerek
odanın bir köşesine atılıp unutulan
kağıt parçaları gibi
ya da bilgisayarımda
unutulup giden
ve bir süre sonra da silinen
metin dosyaları gibi
ben de bir gün
ama, her neyse

ve düşünüyorum da şimdi
birilerinin nefret edilenler listesine
dahil oldum bile
ve birileri de beni
okuduğu yazarlar arasında sayabiliyor
görüyorum ve şaşırıyorum bu işe

nefret mektupları
aşk mektupları
tavsiye veya
teşekkür için kimi zaman
ve kimi zaman tehdit için yazılan
ve tanışalım diyenler
ya da eleştiri bekleyenler
yazıları için
öneri övgü tavsiye

bilmiyorum diyorum onlara
okudum evet
ama gerçekten dostum
ben bir yazar değilim
iyi bir okuyucu bile sayılmam hatta
okuyup bitirdiğim kitap sayısı
sıkılıp yarıda bıraktıklarımın
yüzde birini geçmez

ve bu iş buralara gelirken
ben hâlâ aynı boktan hayatın içinde
yazmaktan daha önemli sorunlarla cebelleşiyorum

"hey, son şiirin çok iyiydi moruk"
faturamı ödeyemiyor ama son şiirim
ve çoğu son şiir
mesai saatlerim arasında sıkışıp kalıyor
yitiyor
zihinde oluşup
daha doğmadan ölüyor
ve milyarlar kaybetmekten
daha üzgün hissettiriyor bana kendimi bu durum

güneşin altında eriyen dizeler
ve güneşim o anki üstlerim oluyor
patronum şefim veya amirim

ben ayı ve geceyi severim oysa
parasının veya mevkisinin
tüm foyalarını gizlediği
ve kendini güneşim sayan adamları değil


16.ağustos.2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder