31 Aralık 2008

fanzin yapmak isteyen birine

insanlara bakıyorum.
bana
"ben de fanzin yapmak istiyorum ama
zamanım yok uğraşmaya"
diyen insanlara
"bunca işe yetişebilmene
şaşırıyorum doğrusu"
diyebilen insanlara
ki doğrusu
yetişemiyorum da
ama umursuyor da sayılmam bunu
periyodu umursamıyorum
dağıtımı umursamıyorum
önceki sayıları umursamıyorum
kendimi umursuyorum sadece
kendi zevkimi
elime aldığımda ilk kopyayı
tadacağım hissi
ve sonrası önemli değil
ve öncesi unutuldu gitti zaten
hiç satmayan dönemler
elimde patlayan dönemler
kimsenin yazı göndermediği
gidip almadığı
gözünü bile sürmediği dönemler

şimdi buradayız
2008'in son gününde
ve insanlar durmadan
yazı göndermeye
resim göndermeye
fanzini edinmeye
tanışmaya
ve arada sırada da
silah çekmeye çalışıyor
bok atmaya mesela
eleştiri amaçlı başlayıp
küfürle biten postalar
ve hiç önemli değil diyorum onlara
gerçekten hiç önemli değil
öncesi veya sonrası
hiç bir önemi yok

şimdi buradayız
2008'in son gününde
ve ben de buradayım
hâlâ aynı teraneyi
gevelemeye devam ederek ağzımda
do it yourself, do it yourself
para yok
kağıt yok
uhu yok
ve yine de yeni bir fanzinin
hesabını yapıyorum kafadan
36 sayfadan 9 a4 diyorum
50 kopya çeksek ne yapar abi
kabaca bir hesapla
40 diyor bana

ve sonra tekrar
adamın biri
"bunca işe nasıl zaman buluyorsun" diyor
"şaşırıyorum"

napıyorum oysa
boş boş bekleyip müzik dinlediğim zamanlar dışında
ölümüne içtiğim ve sabahı kaybettiğim geceler dışında
ortalama on saatimi sattığım mesailer için
her gün tıraş olmak dışında
koca bir hiç diyorum
koca bir hiç
elde var sıfır

ve sonra dönüp ona
"boş zamanlarında naparsın" diyorum
"televizyon izlerim" diyor
ben izlemiyorum
"internette takılırım"
ben takılmıyorum
"msn’de geyik falan işte"
onu da yapıyor sayılmam

"ee sonra? dolu zamanların?"
"ders çalışırım abi"
hiç ders çalışmadım
ve pek gazete okumam ayrıca
kolaj içindir gazete
film izlemem
dizi izlemem,
oradan oraya gezmem
tabiri caizse
ot gibi yaşayan benim
evden işe işten eve

ve sonra dönüp
bunca saçmalık için bana
başıboş fanzinler için
"helal olsun" diyorlar
helal olmuyor ama
genellikle sonrası
tam bir işkence haline dönüşüyor
kitapevleri ile kavgalar
fotokopicilerle pazarlıklar
insanlarla anlaşmazlıklar

ve sonra dönüp
evde
daima evde
bir sonraki sayı için
şapkadan tavşan çıkaran sihirbaz gibi
okus pokus yapmak zorunda kalmak
"her şey hâlâ aynı" diye yazmak
kapkalın duvarlara

bir adam daha geliyor
"senle röportaj yapalım
bir dergide köşem var"
"yap"
ilk soru
sor
"nasıl oldu da bu noktaya geldi bu işler?"
bilmiyorum
hiç bir şey yapmadım ben
kimseyi kolundan tutup çekmedim
gel bilader yaz demedim
al şunu git evinde oku da demedim
ben burada duruyordum
ve herkes kendi geldi
ve kendi kendine gidecek her şey
on sene sonra
ne olacağının
bir önemi olmasa da
şimdi tam burada
hâlâ aynı şekilde
ilerliyor işler

ve sen o bardan o bara gezerken veya
msn pencereleri arasında can çekişirken
ben evde oturmuş sayfaları yapıştırıyorum
tek fark bu dostum
zaman olduğu yerde duruyor
ve ben bir şeyler yetişsin diye
deli gibi koşturmuyorum
sen zaman bulamıyorsan
bu
aramadığın içindir
o yüzden şimdi
zamanının olmadığını söyleme bana
çünkü öncelikle
öğrenmen gereken şey
fanzinin
zamandan bağımsız bir şey olduğudur


şimdi
her ne yapmak istiyorsan
yapmaya devam et
ama bana
tirişkadan bahanelere gömülü kalmış
arzular sunma lütfen


31.aralık.2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder