15 Haziran 2008

isimsiz 9

isimsiz 9

gözlerini açtığında karanlık, sadece karanlığı görebildiğin, ve odadaki her şeyin siyah ve siyahın tonları halinde dizildiği, gece yarısı uyanışlarında, farkına varırsın, pek de yolunda gitmediğini işlerin… yalnızsın çünkü, koskoca odanın ufacık bir yerine kapaklanmış, sızıp kalmışsın bir vakit, akşamüstü, ya da akşam, içmiş içmiş içmiş, ve kontrolsüz bir şekilde kalmışsın halının üzerinde, müzik açık kalmış, belki ocak da, ya da soba, cam, kapı, belki birini arıyordun ve telefonu o açmadan sızıp kaldın, kim bilir, kimseyi arayamayacağını biliyorsundur oysa, ve kimsenin de seni aramayacağını, yine de gözlerini açtığında, o lanet karanlıkta telefona erişir ve bir göz atarsın, ve saat belirir karşında, gecenin üçüdür, ya da dördü, ve lanet olsun dersin içinden, kalkar bir sigara yakmaya çalışırsın karanlıkta, ışığı açmak aklına gelmez, ve bir siktir daha çekersin içinden çünkü evde alkol kalmamıştır, ve oturduğun muhitte 24 saat açık büfe vari bir yer cehennemin dibi kadar uzaktır sana, hatta cehennem sana her şeyden daha yakın görünür o an, es geçersin bi kez daha ölümü, beklersin ışığı yakmadan, karanlıkta beklersin ve ağlamak gelir içinden, sigara dumanı, külü nereye attığını görmezsin bile, müzik açık kalmıştır ve dönmeye devam ediyordur, ve düşünüp durursun, bir yere varamayacağını bilsen de düşünerek, hiçbir şekilde bir yere varamazsın aslında, kafesteki kuştan farkın yoktur, tek fark seni kafesleyen telleri göremiyor oluşundur belki, sigara biter, izmariti halıya atarsın, umrunda değildir hiçbir şey, ve yakarsın bitane daha, hasiktir dersin, ve bu hâl, siktiğimin güneşi doğana kadar devam eder, doğarsa tabii, ezandan sonra, hava gri değilse belki, ve bazen güneş de fayda etmez ruhuna, odadaki cisimler belirir, içine etmişsindir her şeyin, kapı kitlidir ve evdekiler pes etmiştir artık, uyuyorlardır, anımsamaya başlarsın kapıyı aç bi konuşalım dediklerini, fayda etmeyeceğini bilirsin, belki de doğru bildiğin tek şeydir bu ve kapısı kitli bi odada alkol seni intiharın elinden kurtarana dek içersin… ve böyle başlarsın kendine gelmeye, biraz kaybolarak..

nedenini bilmiyorum, değişen, şekil değiştiren, cisim değiştiren duygular, bunu yazmak isteyip istemediği de bilmiyorum, ama dedim ya, aniden oluveriyor her şey, belki de bu, hıza ayak uyduramadığım içindir, nedenini bilmiyorum, ve savunamıyorum da hiçbir şeyi, öylece ağzı bantlanmış kurban gibi kalıyorsun ortada, beyni bantlanmış, düş gücü bantlanmış, her şeyin karanlık olduğunu düşünüyor ve yolun sonu bu diyorsun, bir mantık hatası sadece, yorgunluktan kaynaklanan bilinç yitimi, ve her şeyden pes edip, öylece bekliyorsun, ve başta da dediğim gibi, gecenin bi yarısı karanlık bir odaya uyanınca farkına varıyorsun her şeyin kendi yolunu seçtiğinin, sonra doğan güneş, güneş iyi geliyor insana, hiç bir şeyin yolunda gitmiyor oluşuna rağmen kalmayı seçiyorsun. ve acı, biri acı mı dedi, kendi kendime konuşmaya başlıyorum, soru cevap şeklini alıyor yazılar, gerizekalı karakterler üretip, onlara maceralar yaşatıyorsun, sonra günün birinde işten gerçekten ruhun ve iliğin emilmiş halde eve gelip hatunun tekine, aslında hiç tanımadığın ve belki de tanımak istemediğin hatunun tekine derdini anlatıyorsun, aniden gelişiyor her şey, ve radarda baş dönmesi vari bir hıza kapılıp aşık oluyorsun, biliyorum son cümlem biraz eblek oldu, ama önemi yok, sabaha kadar konuşuyor, üç gün üst üste sabahlıyor ve bu kez kurtarılır sanıyorsun bir şeyleri, oysa koca bir yalan bu, ve hatun kendini bi bok sanmana yol açıp seni kutsuyor, bu değil doğru olan, belki de, ama öyle bir tufan esiyor ki üzerinde, her şeyi yitirdiğini fark etsen de aldırmıyorsun, tuhaf bir güç, dünyaya meydan okuyabilicek kadar abuk işlere girişebileceğin bir güç, ama aldatıcı, tek atımda vurulabilicek kadar savunmasız ve bir ortalık malısın, hey kendimden bahsediyorum burada, kimse üzerine alınmasın, sataşmaya niyetim yok, sataşıcak halim de yok, ki kimseye direkt sataşmadım bugüne kadar, gönderilen oklara karşılık verdim sadece, ve eğlenceliydi zaman zaman, şimdi o kadar eğlenmiyorum, eğleniyormuşum gibi yaptığım zamanları es geçersek tabii, oyuna kapılmak, boktan oyuna, herkes gibi davranmak, bazen kolay bazen imkansız, ve şimdi durmuş burada sarhoş bünyemle abuk subuk methiyeler düzüyorum, gizli bir odada kitli kaldığım günleri anımsıyorum.

siz acıdan ölürken, aşık olduğunuz hatunla birlikte gülebilen biri hakkında ne hissedersiniz? üstelik bu kişi, sizin en yakın dostlarınızdan biriyse…

ben hiç bir şey hissetmiyorum artık, hiçbir konuda hiç bir şey hissetmiyorum ve bunun bana iyi geldiğini söyleyebilirim, yalan söylüyorumdur muhtemelen, ve kolay fark edilir çoğunlukla bu, ama, pekala, herkesin yaptığını yapmayacağım, pekala, pekala, burada kesebilirim, kendimi de kesebilirim, bi öncekin de yazıyı kastetmiştim.

ölesiye sarhoş olunan bir gece hatırlıyorum, hayır hatırlamak istemiyorum, ama hatırlıyorum, her şeyi hatırlıyorum, anı anına, ama yazmayacağım, bir daha bu konuda tek satır yazmayacağım, nokta…

15.haziran.2008


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder