geriye dönüşler 2 –
bölüm 4
nevermore
“sigara
üstüne sigara” dedi seçil. cevap vermedim. öylece uzanmış, gözlerim açık bir
halde yatıyordum. gecenin üçünde uyuyakalmış, sabahın beşinde uyanmış, bir daha
uyumamıştım. sigara üstüne sigara. distress versiyon 0.2 çalıyordu. sıfır nokta
iki. bire hiç geçemediğimi hissettim. bütün olamadığımı, ve hiç
ikilenemediğimi. oysa çok kalabalıktım. onlarca ölü ve hayaletle yaşıyordum
yıllardır.
“hu
hu” dedi seçil, “sana diyorum.”
“gider
misin” dedim. “uyumam gerek.”
“sabah
işe gitmeyeceksin” dedi, “uyuman falan gerekmez. işportanı da akşamüstü
açıyorsun zaten.”
“açmıcam
bugün” dedim.
“kötü
bir gece ve kötü bir sabah dedi zack” diyerek anımsattı boktan bir şiirimi.
“hatırlatma”
dedim.
“ekmek
yaptım sana” dedi.
“sonra
yerim” dedim.
“şimdi
yiyeceksin” dedi. “kalk hadi..”
untitled
başladı. this empty flow. isimsiz olmayı çok istediğimi söyledim ona. yalan
söylediğimi ima etti. “kalk” dedi, “konuşalım.”
konuşacak
bir şeyin olmadığını, hatta en güzel yöntemin sessizlikle birlik olup hiçliğe
akmak olduğunu söyledim.
“porno
izleyelim mi” dedi, “güleriz.”
bi
keresinde o, refik, ben, tuncay, özlem, kahkahalarla gülerek izlemiştik.
kafamız yüksekken. hiçbirimizin şeyi ötmemişti. çıplaklığa önem vermiyor ama
her birimiz tutkulu bir sevişme faslını özenle çekip çıkarmak istiyorduk
karanlıktan. karanlıkta kalıyordu her şeyimiz. güneş ve ayın dansı bize anlamlı
gelmiyordu. günler bir önceki günün fasolu tekrarından ibaretti. her şey
fasoluydu tanrısını satayım.
tanrıyı
satmak istiyordum. ucuza giderdi. sürekli benimle dalga geçtiğini
hissediyordum. a’dan z’ye ezberlemiştim her hareketini onun. onun suçumu
bilmiyordum ama biri tüm suçu üstlense fena olmazdı, çünkü herkes benim masum
olduğumu dile getiriyordu. ağlamaya başladım ardından. seçil saçımı okşadı.
“kalk hadi” dedi, “sigara içelim. ekmeği siktir et, ben yerim adamım.. o kadar
hazırlamışım”
doğruldum
yerimden. “düzeltmek istemiyorum hiçbir şeyi” dedim. “hiçbir şeyi. hiçbir
şeyimi. yazımı da. bırakalım yanlışlar yanlış olarak kalsın” dedim.
“doğruya
hiç ulaşamıyoruz zaten” dedi. ardından başka bir şarkı çaldı ve ağlamam
kesilmiyordu bir türlü. bi sigara yaktım.
“ilaçları
bırakmayalım” dedim ona.
“bence
de” dedi, “eroine başlasan iyi edersin hatta. hatta jilete de başla. hatta
anneni daha çok üzmek için bi kolunu kes daha önce düşündüğün gibi. ip getirdim
yanımda. seni bağlayıp sonra asıcam bugün. intiharına cinayet süsü vermek
için.”
“cinayete
intihar süsü verilir sanıyordum” dedim.
“hiçbir
şeye süs vermek istemiyorum” dedi. “sus payı vermek isterdim ama”
nasıl
uyuyabileceğimi sordum ona.
“1200
mg serequel” dedi.
“bi
tablet antiem” dedim
“üç
çizgi amfetamin” dedi
“iki
gram esrar” dedim
“biraz
da tütün ekleyip yakalım” dedi. “hepsini ezip. en kral tütsü olur. işportada
yakarsın. gelenler kafası kıyak ayrılır yanından. yarı uykulu yarı enerjik.
napacağını bilemezler.”
“kitaplar
tükeniyor” dedim gülerek.
“bit
pazarına çık” dedi.
“çıkarım”
dedim. “pazarlar tükenmez.”
“ve
sen de ölmüyorsun.”
“ölmek
isterdim” dedim ona. “özlem gibi. tuncay gibi.”
“intihar
tehlikeli bir senfoni” dedi. “anma hiç.”
“intihar
değil” dedim. “kendiliğinden. kalp krizi. beyin kanaması. trafik kazası.”
“bu
saate kadar çoktan araba çarpmalıydı sana zaten dedi. hep kıl payı
yırtıyorsun.”
“kırmızı
ve yeşili karıştırıyorum” dedim. “sağı ve solunu karıştırmak gibi bir şey bu.”
“yalanlara
başladın gene” dedi.
hazırladığı
ekmekten bir lokma ısırdım. evdeki herkes uyuyordu. ben odama geçmiş, kapıyı
kapatmış, içeride de dumandan bir dünya yaratmıştım. camı açtı sonra seçil.
“güneş doğmuş” dedi. “spora gidelim mi?”
“sikmişim
sporu” dedim. “ben böyle iyiyim.”
ekmekten
bi lokma daha ısırıp bıraktım. bi sigara uzattı. özenle sarılmış bir sigara
istiyordum. ben sarmak istemiyordum. hediye gelsin istiyordum. doğum günü
hediyesi gibi bir şey. bana da ancak böylesi bir hediye yaraşırdı. seçile “hani
bir daha gelmeyecektin” dedim.
“olur
öyle” dedi.
“kızmış
mıydın bana” dedim
“yardımıma
ihtiyacın olmadığını düşündüm aptal” dedi “ne kızması.”
“geçen
refik geldi” dedim.
“biliyorum”
dedi, “anlattı. bak bunu ihtiyaç olarak görmüyorum tamam mı” dedi. “bu başka
bir şey. hadi uyu acık. uyanınca daha iyi hissedersin.”
kimseye
yük olmak istemediğimi söyledim ona. gitmesini istediğimi.
“yük
değilsin” dedi. “kimseye yük falan değilsin. böyle düşünme.”
“ama”
dedim. “sorunluyum.”
“sorun
sen de değil” dedi.
hayır
sorunun tamamen bende olduğunu, farklı deneylerde aynı sonucu verdiğimi, ve
değişken faktörlere rağmen değişemediğimi söyledim.
“hayat
bir deney tüpü değil girdo” dedi. “tamam mı? sen de denek değilsin.”
bi
sigara içip uzandım. gözlerim açık vaziyette. ne kadar süre öylece durdum ne
kadar süre başımdan ayrılmadı bilmiyorum. sonra kalkıcaktım zaten. evden çıkmam
gerekiyordu. evde durmak istiyordum oysa. sonsuza dek evde. tek odada. öylece.
hayaletlerimle baş başa..
başlık
this empty flow’un bir şarkısının adıdır.
22
nisan 2016.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder