22 Nisan 2016

geriye dönüşler 2 – bölüm 4 nevermore

geriye dönüşler 2 – bölüm 4
nevermore

“sigara üstüne sigara” dedi seçil. cevap vermedim. öylece uzanmış, gözlerim açık bir halde yatıyordum. gecenin üçünde uyuyakalmış, sabahın beşinde uyanmış, bir daha uyumamıştım. sigara üstüne sigara. distress versiyon 0.2 çalıyordu. sıfır nokta iki. bire hiç geçemediğimi hissettim. bütün olamadığımı, ve hiç ikilenemediğimi. oysa çok kalabalıktım. onlarca ölü ve hayaletle yaşıyordum yıllardır.

“hu hu” dedi seçil, “sana diyorum.”
“gider misin” dedim. “uyumam gerek.”
“sabah işe gitmeyeceksin” dedi, “uyuman falan gerekmez. işportanı da akşamüstü açıyorsun zaten.”
“açmıcam bugün” dedim.
“kötü bir gece ve kötü bir sabah dedi zack” diyerek anımsattı boktan bir şiirimi.
“hatırlatma” dedim.
“ekmek yaptım sana” dedi.
“sonra yerim” dedim.
“şimdi yiyeceksin” dedi. “kalk hadi..”

untitled başladı. this empty flow. isimsiz olmayı çok istediğimi söyledim ona. yalan söylediğimi ima etti. “kalk” dedi, “konuşalım.”
konuşacak bir şeyin olmadığını, hatta en güzel yöntemin sessizlikle birlik olup hiçliğe akmak olduğunu söyledim.
“porno izleyelim mi” dedi, “güleriz.”

bi keresinde o, refik, ben, tuncay, özlem, kahkahalarla gülerek izlemiştik. kafamız yüksekken. hiçbirimizin şeyi ötmemişti. çıplaklığa önem vermiyor ama her birimiz tutkulu bir sevişme faslını özenle çekip çıkarmak istiyorduk karanlıktan. karanlıkta kalıyordu her şeyimiz. güneş ve ayın dansı bize anlamlı gelmiyordu. günler bir önceki günün fasolu tekrarından ibaretti. her şey fasoluydu tanrısını satayım.

tanrıyı satmak istiyordum. ucuza giderdi. sürekli benimle dalga geçtiğini hissediyordum. a’dan z’ye ezberlemiştim her hareketini onun. onun suçumu bilmiyordum ama biri tüm suçu üstlense fena olmazdı, çünkü herkes benim masum olduğumu dile getiriyordu. ağlamaya başladım ardından. seçil saçımı okşadı. “kalk hadi” dedi, “sigara içelim. ekmeği siktir et, ben yerim adamım.. o kadar hazırlamışım”

doğruldum yerimden. “düzeltmek istemiyorum hiçbir şeyi” dedim. “hiçbir şeyi. hiçbir şeyimi. yazımı da. bırakalım yanlışlar yanlış olarak kalsın” dedim.
“doğruya hiç ulaşamıyoruz zaten” dedi. ardından başka bir şarkı çaldı ve ağlamam kesilmiyordu bir türlü. bi sigara yaktım.
“ilaçları bırakmayalım” dedim ona.
“bence de” dedi, “eroine başlasan iyi edersin hatta. hatta jilete de başla. hatta anneni daha çok üzmek için bi kolunu kes daha önce düşündüğün gibi. ip getirdim yanımda. seni bağlayıp sonra asıcam bugün. intiharına cinayet süsü vermek için.”
“cinayete intihar süsü verilir sanıyordum” dedim.
“hiçbir şeye süs vermek istemiyorum” dedi. “sus payı vermek isterdim ama”

nasıl uyuyabileceğimi sordum ona.
“1200 mg serequel” dedi.
“bi tablet antiem” dedim
“üç çizgi amfetamin” dedi
“iki gram esrar” dedim
“biraz da tütün ekleyip yakalım” dedi. “hepsini ezip. en kral tütsü olur. işportada yakarsın. gelenler kafası kıyak ayrılır yanından. yarı uykulu yarı enerjik. napacağını bilemezler.”
“kitaplar tükeniyor” dedim gülerek.
“bit pazarına çık” dedi.
“çıkarım” dedim. “pazarlar tükenmez.”
“ve sen de ölmüyorsun.”
“ölmek isterdim” dedim ona. “özlem gibi. tuncay gibi.”
“intihar tehlikeli bir senfoni” dedi. “anma hiç.”
“intihar değil” dedim. “kendiliğinden. kalp krizi. beyin kanaması. trafik kazası.”
“bu saate kadar çoktan araba çarpmalıydı sana zaten dedi. hep kıl payı yırtıyorsun.”
“kırmızı ve yeşili karıştırıyorum” dedim. “sağı ve solunu karıştırmak gibi bir şey bu.”
“yalanlara başladın gene” dedi.

hazırladığı ekmekten bir lokma ısırdım. evdeki herkes uyuyordu. ben odama geçmiş, kapıyı kapatmış, içeride de dumandan bir dünya yaratmıştım. camı açtı sonra seçil. “güneş doğmuş” dedi. “spora gidelim mi?”
“sikmişim sporu” dedim. “ben böyle iyiyim.”

ekmekten bi lokma daha ısırıp bıraktım. bi sigara uzattı. özenle sarılmış bir sigara istiyordum. ben sarmak istemiyordum. hediye gelsin istiyordum. doğum günü hediyesi gibi bir şey. bana da ancak böylesi bir hediye yaraşırdı. seçile “hani bir daha gelmeyecektin” dedim.
“olur öyle” dedi.
“kızmış mıydın bana” dedim
“yardımıma ihtiyacın olmadığını düşündüm aptal” dedi “ne kızması.”
“geçen refik geldi” dedim.
“biliyorum” dedi, “anlattı. bak bunu ihtiyaç olarak görmüyorum tamam mı” dedi. “bu başka bir şey. hadi uyu acık. uyanınca daha iyi hissedersin.”
kimseye yük olmak istemediğimi söyledim ona. gitmesini istediğimi.
“yük değilsin” dedi. “kimseye yük falan değilsin. böyle düşünme.”
“ama” dedim. “sorunluyum.”
“sorun sen de değil” dedi.
hayır sorunun tamamen bende olduğunu, farklı deneylerde aynı sonucu verdiğimi, ve değişken faktörlere rağmen değişemediğimi söyledim.
“hayat bir deney tüpü değil girdo” dedi. “tamam mı? sen de denek değilsin.”

bi sigara içip uzandım. gözlerim açık vaziyette. ne kadar süre öylece durdum ne kadar süre başımdan ayrılmadı bilmiyorum. sonra kalkıcaktım zaten. evden çıkmam gerekiyordu. evde durmak istiyordum oysa. sonsuza dek evde. tek odada. öylece. hayaletlerimle baş başa..

başlık this empty flow’un bir şarkısının adıdır.
22 nisan 2016.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder