6 Ekim 2008

bir pazartesi sendromu

evdeyim
bir pazartesi günü
günlerdir süren ağır vardiyalardan sonra
nihayet
üstelik günün pazartesi olması
üstelik bayram sonrası ilk pazartesi olması
durumu biraz tuhaf kılıyor açıkçası

sabahın sekizinde balkondaydım
kaldırımla tümleşik bir balkon
ve işe giden insanları izledim bu sabah
keyifliydi
bir pazartesi sabahı işe gitmiyor olmak

herkes tatilini yaparken
onların gezgin ruhunu taşıyan
bagajları ile savaştığıma göre
hak etmiş olmalıyım bunu
yine de anlayamıyorum insanları

bir komşum
"bugün de mi tatil sana" dedi
"evet" dedim ona "bugün de tatil"
sanki bayram boyu tatildeymişim gibi
bir havaya büründüm
uzaklaştı
sonra bir sigara daha yakıp
devam ettim güne
kedileri izledim gizlice

öğlen olduğunda
bir paket bitmişti
tütün içiyordum
sarma yani
daha kolaydı böylesi
sar-yak-iç, sar-yak-iç

zaman geçiyordu işte
ölüyordu
geri gelmiyordu
keyifliydi
ben de ölüyordum
ve "geri gelmem umarım" dedim
bir kaç sene içinde kapımı çalacak olan
ölümün ardından
başka bir hayata
ya da başka bir dünyaya
geri gelmem umarım

“bu kadar çok sigara içersen öleceksin”, dedi doktor
“sen hiç ölmeyecekmişsin gibi konuşuyorsun doktor” dedim ona

herkes ölecekti
kaçarı yoktu bu işin
zaman fark etmiyordu
hem öyle mücadele vermek falan da gerekmiyordu ölmek için
bir şekilde gelirdi zaten ölüm
zamanı vardı
ve en ufak bir hastalıkta
intihar tutkusu ritmini arttırır
komada yada sakat bir hayatı
tercih etmeyeceğimi hatırlatırdı bana

ama şimdi düşünüyorum da
bir pazartesi öğleden sonrasında
daha fazla sakat-aşk yaşamaktansa
komada kalsaydım keşke, diyorum
o lanet olası ameliyat masalarından
hiç kalkmasaydım

bir şey kaçırmış olmazdım sanırım
bir şey de kazanmamıştım onca yıl içinde
yaşıyordum işte

seke seke
zig zag çize çize
yaşamaya devam dedim

içeri girdim
perdeleri örttüm
bir sigara yakıp
ertesi gün gelecek olan
ölümcül vardiyamı düşündüm
sabah sekiz akşam sekiz
uçaklar
bagajlar
kargolar
ve insanlar
ve lanet olası insanlar


6 ekim 2008 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder