evdeyim
bir pazartesi günü
günlerdir süren ağır
vardiyalardan sonra
nihayet
üstelik günün pazartesi olması
üstelik bayram sonrası ilk
pazartesi olması
durumu biraz tuhaf kılıyor
açıkçası
sabahın sekizinde balkondaydım
kaldırımla tümleşik bir balkon
ve işe giden insanları izledim
bu sabah
keyifliydi
bir pazartesi sabahı işe
gitmiyor olmak
herkes tatilini yaparken
onların gezgin ruhunu taşıyan
bagajları ile savaştığıma göre
hak etmiş olmalıyım bunu
yine de anlayamıyorum
insanları
bir komşum
"bugün de mi tatil
sana" dedi
"evet" dedim ona
"bugün de tatil"
sanki bayram boyu
tatildeymişim gibi
bir havaya büründüm
uzaklaştı
sonra bir sigara daha yakıp
devam ettim güne
kedileri izledim gizlice
öğlen olduğunda
bir paket bitmişti
tütün içiyordum
sarma yani
daha kolaydı böylesi
sar-yak-iç, sar-yak-iç
zaman geçiyordu işte
ölüyordu
geri gelmiyordu
keyifliydi
ben de ölüyordum
ve "geri gelmem
umarım" dedim
bir kaç sene içinde kapımı
çalacak olan
ölümün ardından
başka bir hayata
ya da başka bir dünyaya
geri gelmem umarım
“bu kadar çok sigara içersen
öleceksin”, dedi doktor
“sen hiç ölmeyecekmişsin gibi
konuşuyorsun doktor” dedim ona
herkes ölecekti
kaçarı yoktu bu işin
zaman fark etmiyordu
hem öyle mücadele vermek falan
da gerekmiyordu ölmek için
bir şekilde gelirdi zaten ölüm
zamanı vardı
ve en ufak bir hastalıkta
intihar tutkusu ritmini
arttırır
komada yada sakat bir hayatı
tercih etmeyeceğimi hatırlatırdı
bana
ama şimdi düşünüyorum da
bir pazartesi öğleden
sonrasında
daha fazla sakat-aşk
yaşamaktansa
komada kalsaydım keşke,
diyorum
o lanet olası ameliyat
masalarından
hiç kalkmasaydım
bir şey kaçırmış olmazdım
sanırım
bir şey de kazanmamıştım onca
yıl içinde
yaşıyordum işte
seke seke
zig zag çize çize
yaşamaya devam dedim
içeri girdim
perdeleri örttüm
bir sigara yakıp
ertesi gün gelecek olan
ölümcül vardiyamı düşündüm
sabah sekiz akşam sekiz
uçaklar
bagajlar
kargolar
ve insanlar
ve lanet olası insanlar
6 ekim 2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder