ufak
umutlarla yaşıyoruz
ufak
umutların, büyük yankısı ile
birde
uyanıyorum ve babam
“bak
bakalım” diyor
“yakalamış
mıyız”
neyi
diye sormuyorum ben ama
siz
okurken içinizden
sormuşsunuzdur
belki
kendinize
neyi
olduğunu
“babayı
almak” diye bir deyim vardır
bilir
misiniz?
“bakalım”
diyorum babama
“şans
topu muydu adı”
“hayır”
diyor “süper loto”
süper
bir de
süper
süper süper
star
olamadık ama
kendi
düşlerimizde
kediler
gibi dört ayak üstüne
düşeriz
bazen
yılmadan
veririz mücadelemizi
zaman
zaman yılsak da
genel
anlamda yılmayız
budur
bizi intihardan alıkoyan
gerçekte
ne olacağını
önceden
biliyor olmak değil
olmayacak
düşlere
tövbe
diyememek
istemli
bir şekilde
oysa
hayal dünyamızda
evhama
kapılıp gidişimizdir çoğu zaman
her
şeyden vazgeçişimizin nedenleri
birde
uyanıyorum
birden
telefon
çalmadı
annem
seslenmedi
kediler
ciyaklamadı
uyandım
ve
içeri
geçtiğimde babam
o
malum periyodik sorularından biri ile
karşıladı
beni
günlerini
bir türlü
ezberleyememiştim
şu
bizi
bir düşten
kurtaracak
olan rakamların
çekildiği
masalların
şans
topu
süper
loto
arada
iddaa
at
yarışı
kasatura
banka
soygunu
kiralık
katil olmak
emekli
ikramiyesi
işten
atılma tazminatı
zengin
bir hatunu kafalamak
yeni
bir iş
yeni
bir roman
ya da
çoğu zaman
boş
bir cüzdan
eşlik
eder
devinimsiz
biteviyeliğimize
birde
uyandım ve rüyamda
sevgilimi
gördüğümü anımsadım bi an
pardon
eski
sev
gi
limi
eski
sevgili mi?
böyle
de yazılabilir tabii
gerçekte
olup bitenin
henüz
bitmemiş olan algısına
yapılan
yolculuk
uyandım
ve rüyamda eski sevgilimi gördüm
siz
nasıl okuyorsunuz bilmiyorum şu an
bu
harfleri ama ben bazen
bir
çırpıda
bazen
hecelerle dilimleyerek
ya
da dilimler halinde kekeleyerek
servis
ettiğimi
hayal
ediyorum
parçalara
bölemediğim
bi
linç altımı
“sabah
da görmüştün” dedi annem
rüyamda
ne gördüğümü
ona
anlatınca
hı
hı, dedim
sabah
da
sabahta
ya da
numaralara
baktım
hayır
lotonun süperinin numaraları değil
telefonuma
gelen mesajın numaraları
bazı
şeyler numaradan olmak zorunda bu arada
telefonuma
gelen mesajın numaraları
istemdışı
bir şekilde ya da
tam
o an o dakika
sesi
kısıkken intihar metotlarımdan birinin
nasıl
olur da uyandığım dakikada
beni
dürtmüş olabilir diye
sofistik
bir felsefeye
sizi
gebe bırakmak istemem ama
bir
sigara yakacaksanız eğer
ateşiniz
benden olsun isterim
asla
başaramasam da
ateşimi
çıkartan
sayıklamalarımdan
bir
iş göremez raporu almayı
çalışamıyorum
abi
bulaşık
bile
yıkayamıyorum
bu aralar
bu
arada trt geldi
bizi
çekip gittiler
çekilir
dert değilim oysa
ve
konturum yok
ve
param var
keşmekeş
değil bu
telefon
çalınca vakitli vakitsiz
açamayayım
diye ya da
geri
dönemeyeyim diye
bozdu
tuşlarını
her
ihtiyacımı anında karşılayan
fanzin
tanrısı
var
öyle bir tanrı
ve
peygamberleri
son
bulmuyor bir türlü
gerçekten
bizi
bizim
bilmediğimiz anlarda
birbirimize
yaklaştırıyor
var
öyle bir tanrı
inanıyorsam
vardır yani
düş
değil bu
serap
sadece
telefon
çaldı ve ben uyuyordum
ben
uyanmışım ve telefon çalmış
sesi
kısık daima
benim
çünkü
benim
olan her şeyin
sesi
kısıktır bu arada
namütemadiyen
açarım
eski
sevgililerimin
ağzındaki
bandı
sonra
işte efendim
her
iki numarasal fiyaskodan da
büyük
bir piyango düşü ile
sağ
çıkamayan babam ve ben
ayrı
odalarda
gerçeği
aradık
interneti
açtım
fanzin
tanrısı
bu
yalnız gecede
imdadıma
başka
bir peygamberini
gönderdi
radyodan
Aşkın
gevelerken
kayda
alınması gereken
-kayıt
değil-
anekdoktrinlerini
telefonu
duvarla
öpüştürmekten
vazgeçip
-radyomuzun
sesi sayesinde-
kelimeleri
şiir haline
sokamayan
bilincimi
size
naklettim
hepsi
bu
şimdi
süper
lotodan
daha
süper bir ikramiye için
bir
hafta daha düşteyiz, ailecek
devretmiş
gene
orospu
çocuğu
başkalarına
devreden
bir
şeyler de olacaktır daima
bu
hayatta
eski
sevgililer ya da
…lili
lili lililer
kayda
değer şeyleri
kaybetmeme
uğraşındaki bizlerse
ucuz
silik kağıt parçalarındaki mürekkeplerden
yansıyan
güneşin ışıltısını
merceğimize
tutup
yakmaya
çalışırız
üstümüzde
can çekişen
kara
parçasını
aşağıda
bir hayat var
yaşam
mücadelesi vermiyoruz
sistemde
nefes almaya da çalışmıyoruz
herhangi
bir şeyin protestosunun
ya
da eylemsel didaktiratların
çığırtkanlığı
peşinde de değiliz
bir
şeylerin değişeceği günlerin hayalini değil
ölene
dek değişmeyeceğimizin hayalini kuruyoruz
halinden
memnun
yön
duygusundan azade
sistemde
ufak bir delik açıp
oradan
nefes almayı ya da
ses
çıkarmayı
sağlayan
bir fırsat gibi
görünüyorsa
gözünüze
fotokopik
zilzuratlar
lütfen
acilen
elinizdeki
telsizin
akortlarını
tamir edin
çünkü
fanzin denilen yanıcı madde
bizim
nefes alabilmemizi değil
başkalarının
da suni teneffüse gereksinimi olmadığını
anlatmaya
yarar
ve
bunu
sessizlik
içinde yaparız
limon
satar gibi
değil
ve
isteseydik
bandrol
de alırdık ama
o
zaman
bin
yıllardır teneffüste olduğumuzun bilincini
çalmaya
devam edemezdik
derslerine
gireceğimiz için
bizi
özgürleştirmeye çalışan
tutsakların
bu
arada
baba
doğru harfleri hâlâ bulamadım
-şiir
içinde şiir-
sevgili
gargamel
bu
şirinin maliyeti
12
sigara
ve
bir kahvedir
kadeve
olarak
üç
sigara verebilirim
ama
pardon siz
sigarayı
bıraktırmayı dert edinmiştiniz
iyi
kazanıyor olmalısınız
bu
savaşın
bedelinden
kaçaklar
dahil
yoksa
dükkan yerine
torbacıdan
alırdık
bu
bizi öldüreceği söylenen
yaşam
destek ünitesini
not:
“şiir değil bu” türünde bestelenmiştir
9kasım2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder