27 Kasım 2008

6.

insanlar geliyorlar
tanışmak için
tebrik etmek için
teşekkür etmek için
insanlar geliyor
fanzin istiyorlar
yazı gönderiyorlar
kitap gönderiyorlar
soru soruyor ya da
yardım istiyorlar

ne yapacağımı bilemiyorum çoğu zaman
ya da ne söyleyeceğimi
“eyvallah” ile yetiniyorum
“sağ olasın” diyorum
“elimden geldiğince”
“hayır okumadım ama okumak isterdim”
“kargoyu ben öderim”
“röportaj vermiyorum”

ve bazen uzuyor muhabbet
bazense selamdan öteye geçmiyor
ne söylemem gerekiyor?
onlar da bilmiyorlar ne söyleyeceklerini

“seni tanımıyorum galiba” diyorum
“şey” diyorlar
“şey.. ben.. yazıların için..”

boktan yazılar
yüzde doksanınızın yüzüme tükürmesine neden olan yazılar
duygu sömürüsü yaptığımı düşündürten yazılar
bir kapitalist olduğumu düşündürten yazılar
kadınlar için yazdığımı düşündürten
bir kopya olduğumu
sahte ya da
geri zekâlı

“hayır değilim” bile demiyorum çoğu zaman
ses çıkarmıyorum
unutuyorum
isimleri unutuyorum
yüzleri unutuyorum
adresleri unutuyorum
sürekli not tutuyorum yapmam gerekenler için
ekmek alınacak
elektriği öde
kargo gelicek
kargo gidicek
emin abi’yi ara
tıraş ol
uhu al
sürekli notlar
hatırlatma mesajları
yoğun bir işadamıymışım gibi
telaş etmeden ama hızlı bir şekilde
yetişmesi gereken işler sürüsü

nereye koştuğumu bilmiyorum
önüm karanlık
sağım karanlık
solum karanlık
düşünmüyorum bile
çoğu zaman düşünmüyorum
nerdeyim ve napıyorum
ne için bunca çaba
çaba mı gerçekten

azimli değilim diyorum
hiçbir şey yapmıyorum diyorum
sadece kendimle ilgili tüm mesele diyorum
herkes kendinden bahsediyor zaten diyorum
sabahtan akşama dek kendini anlatıyor herkes diyorum
dün başına gelenleri
geçen hafta başına gelenleri
yıllar önce başına gelenleri
bir arkadaşının başına gelenleri
anlatmakla bitmeyen yaşanmış abideler silsilesi

herkes bir anısını anlatıyor bir diğerine
herkes kendinden bahsediyor
her iş yerinde
her arkadaş sohbetinde
her bar taburesinde

sonra biri geliyor ve
hep kendini yazıyorsun diyor
hepimizin yaptığı şey bu diyorum ona

ve ben hiç konuşmuyorum
iş yerinde hiç konuşmuyorum
serviste hiç konuşmuyorum
evde pek konuşmuyorum
dinlemek de istemiyorum
ve tekrar kendime bakıyorum
hangisi benim diyorum
harikulade işler çıkardığı söylenen girdap kim diyorum
bu sizin uydurmanız diyorum
harikuladelik bir olay yok diyorum

seninle aynı yerde çalışmak isterdim diyor biri bana
ve o kadar da popüler olmadığımı söylüyorum ona orada
hiçbir şeyimi bilmediklerini söylüyorum
kimsenin hiçbir şeyi bilmediğini söylüyorum
ve günler peşi sıra dizilerken geçmiş haneme
insanlar gelmeye devam ederken
hayran olduğunu söylerken
görüşmek ve konuşmak isterken
hâlâ işyerinde ki
o aptal soğuk sessiz adama
susmasını emrediyorum
ben hiçbir şeyden anlamayan
ve hiç konuşmayan
ama hızlı çalışan
bir yükleme elemanıyım
ve işyerinde kestiğim gazetelerden
evde kolaj yaparım bayım
getirisi yok
ama televizyonunda bir getirisi yok
siz orada ekrana bakın
ben köşede işime bakayım
uçak inince
hep beraber boşaltırız
yükleriz sonra da
ve daha sonra siz anılarınızı anlatırken
ben kedilerle oynarım
siz izlediğiniz dizileri anlatırken
seviştiğiniz kadınları yerden yere vururken
hükümeti tartışıp dururken
konuştuklarınızı akabinde unuturken
ben kedilerle oynarım


27.kasım.2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder