“boşa
uğraşıyorsun” diye fısıldıyor kulağıma
“hiçbir
şey değişmeyecek”
“bir
şeyleri değiştirmeye çalışmıyorum” diye çığlık atıyorum
ama
kimse duymuyor
ve
devam ediyor kulağıma fısıldamaya
“hiçbir
şey değişmeyecek”
“değişiyor”
diye çığlık atıyorum
“ben
değiştirmeye çalışmıyorum
bilakis
stabil kalmasını istiyorum
her
şeyin
herkesin
boşluğa
akmasını
en
doğal hali ile
yok
olmasını ya da
patlayıp
dağılmasını
harikulade
hiçlik
ama
değişiyor
zigzag
çiziyor
ortama
uyum sağlıyor herkes
hızlandırılmış
evrim
insan
ruhunda alev aldı”
ses
devam ediyor
“boşuna
uğraşıyorsun, boşuna”
--
uçağa
girdik
temizlemek
için
ingilizler
fırst choice
her
neyse
temizlik
ekibindeydim
8
kişi
8
erkek
hostesler
ingiliz
güzeller
ve
pek türkçe bilmiyorlar
uçak
alabildiğine batık
ve
zamanımız az
buraya
kadar tamam mı?
devam
ediyorum
hostesler
gülüp şakalaşıyordu kendi aralarında
kendi
dillerinde
kendi
kültürlerince
biz
ingilizce bilmiyorduk
hiç
birimiz ingilizce bilmiyorduk
ve
onlar belki de
bizim
hakkımızda konuşuyorlardı
olabilir
türk
erkekleri
sürekli
bakıp duruyorlardı bize
biz
de onlara
mini
etek
ve
azmış durumda olan
sekiz
erkek
her
neyse
sonra
işim bitti
masaları
ve koltukları siliyordum ben
görev
dağılımı yapılmıştı
kimi
kemerleri düzeltiyor
kimi
çöpleri topluyor
kimi
yastıkları düzenliyor
falan
filan
benim
işim bitti
kapıdan
çıkıyordum
üç
hostes kapı ağzında oturmuş
vızır
vızır konuşuyorlardı
pardon
daha önce
içlerinden
biri
yanımdaki
arkadaşıma
bir
prezervatif vermişti
bazen
kola, poğaça, kek veriyorlardı
evet
ama
bu kez bir prezervatif vermişti ingiliz hostes
yerde
mi bulmuştu bilemiyorum
“al
sonra kullanırsın” demişti arkadaşıma
bölük
pörçük bir ingilizce bilen arkadaşa
arkadaşım
da ona
“onlar
bana küçük geliyor” dedi
kahkahalara
boğuldu hostes
sonra
gidip arkadaşlarının yanına
onların
da kahkaha atmasını sağladı
böyleydi
bu işler
dünya
seksin üzerine dönüyordu
aşk
safsataydı
aşkın
ortak bir dile ihtiyacı vardı
konuşmaya
tanımaya
tanıdığını
sanmaya
aldanmaya
aldatmaya
aldatılmaya
paylaşmaya
paylaşılamamaya
tüm
bu zırvalar için aşk gerekiyordu
aşkın
dili vardı
seks
dilsiz ve sağırdı
dünyanın
her yerinde
böyleydi
bu işler
ve
sonra işim bitti ve
kapıdan
çıkarken hostesin tekine baktım
gerçekten
baktım
geçip
gidene kadar
sakallarımı
kesmeyi unutmuştum
ve
“nasılda yalarım seni” diye geçirdi hostes içinden
gözlerine
baktım derinlemesine
ve
geçip gittim
gülümsedi
indim
aşağı
umurumda
bile değildi
en
aşağı indim
temizlik
aracının yanına
bekledim
bir
türlü inmedi diğer elemanlar
işleri
şimdiye bitmiş olmalıydı
bitmiyordu
ağırdan
alıyorlar
hostesleri
kesiyorlardı
fırsat
olsa
7’ye
5 yaparlardı, eminim
gangbang
usulü
herkes
herkesi arzuluyordu
ve
aşk sadece
sikişi
kolaylaştırıyordu
her
türden sikişi
fiziki
ve ruhi
düzenli
seks
düzenli
acı
düzenli
yalan
ve
bekledim aşağıda
kapıya
çıktı elemanlar
ve
yolcular binmeye başlayana kadar aşağı inemediler
erkeklerden
nefret ediyordum
kadınlardan
nefret ediyordum
bu
gidişle
bir
uzaylı ile evlenecek
ve
karadeliğe gömülecektim
kıyak
olurdu
boyut
değiştirmek
hiçliğe
doğru
emin
adımlarla
ama
olmuyordu
haklıydı
ses fısıldamakta
hiç
bir şey değişmiyordu
sadece
zigzag çiziyordu
kıvrılıyor
dolanıyor
bulunduğu
kabın şeklini alıyor
ve
yaşamını sürdürüyordu insanlar
sıvı
insanlar vardı
bulunduğu
kabın şeklini alan insanlar
birde
gaz halindekiler vardı
her
yere yayılıp büyüyen
sömüren
sindiren
benzeştiren
yapışan
eriten
ben
katıydım
donuktum
soğuk
bir buz kütlesiydim ve
sıvı
yada gaz haline geçemeyecek
şekil
değiştiremeyecek
kaçamayacak
ya da ölemeyecek kadar
sıkışıp
kalmıştım bir köşede
fark
edilmiyordum belki ama
çırpınmıyordum
da
her
nasılsa işte
geldiği
gibi giden
odun
gibi
ve
sonra
dediğim
gibi
uçaktan
aşağı indi elemanlar
yeniydim
işte
ve
hiçbirini tanımıyordum
onlar
da beni tanımıyordu tabii
içlerinden
biri “seni sevmedim” dedi
“içtenliğin
için teşekkür ederim” dedim ona
“ben
seni sevdim”
sorun
yoktu
rol
kesmemişti en azından
samimiydi
kaldı
öyle
durdu
ve
“bir
ibne ya da ispiyoncu olduğunu düşünmüştüm” dedi
“uçaktan
aşağı hemen indiğin için”
“her
ikisi de değilim” dedim
“ama
homofobik de değilim”
“o
ne demek” dedi adam
“kökten
sünnet edilmiş demek” diye yalan söyledim
ya
da doğruydu bu
bilemiyorum
oradaydım
sonuç olarak
çalışıyordum
ve
mesainin bitmesine
12
uçak
4
saat vardı
ve
artık temizlik değil
yükleme
ve boşaltma yapacaktım
12’sinden
ilk’i alana indi
yine
bir ingiliz,
thomas
cook
238
yolcu
manchester
eldivenlerimi
taktım ve
uçak
ambarına daldım
ha
bu arada
mesai
bitimi eve gidince
hiçbirimiz
ingiliz hostesleri düşleyemedik
aletimiz
kalkmadı
yorgun
bir şekilde yatağa girip
uyuduk
ve bu yüzden evli olanlarımızı
eşleri
anlayışla karşılamadı
ben
biraz bira-votka takılıp
bunları
yazdım
ispiyoncuydum
evet
haklıydın
moruk
4
temmuz 2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder