eurydice*
düşününce
matah bir bok gibi gelmiyor insana
fanzinler, yazılar, yazarlar
yine de “orda biri var mı?” demek istiyorsun
yıllarca dedin bunu
çoğu kez sesinin
boşlukta yankılanışını duydun sadece
ve uçurumdan aşağı kaydı ayağın
istem dışı bir intihar?
belki de
bir alt katta bir şey tuttu seni bir şey
ya da sen bir şeye tutundun
ve yeniden başladın
tekrar inşa
onarım değil ama
yeni baştan inşa
ve sonra
“orda biri var mı?”
bazen vardı, bazen yok
bazen hiçti bazen çok
gidenler oldu
kalanlar oldu
kalanlar kalmaya devam edecek mi belirsiz
senin kalıp kalmayacağın da öyle
ama şimdi
şu noktada ve bir kez daha
“orda beni duyan biri var mı?” diyorsun
“ses verin!”
çıt yok
bir sigara yakalım
üstteki dizeyi ersoy albayrak’dan çaldım
“bir sigara yakalım”
hayır ona gönderme yapmıyorum
sadece çaldığımı itiraf ediyorum
biri testimi kırmadan önce yani
kendimi dövüyorum
anlaması gereken kişi dışında
hiç kimse bi bok anlayamayacak burada
ki o kişi de okumayacak asla
ama önemi yok
devam
ne için?
niye?
“do it killself”, önemli bir şiir aslında
açıktı her şey onda
ama bir yenisini daha yazıyor olmak
yeni bir itiş kakışın daha
tetiğe basmak üzere olduğunu gösterir
düşününce
yani gerçekten
matah bir bok gibi gelmiyor insana
fanzinler, yazılar, yazarlar
ama her şeye rağmen bazen
bir şey olsun istiyorsun
okunmak ya da yazılmak değil mesele
sabahın köründe mesela
tam şu an
burada otururken
tek başına
olabildiğince tek başına
otururken
tek başına olmamak istiyorsun
belki gerçekte öyle olmasan bile
içeride de öyle hissetmemek
polis adamın birine ehliyet sormuş
adam da “verdiniz mi ki istiyorsunuz” demiş
“beş kez girdim sınava vermediniz”
“alamadın”
“hayır! siz vermediniz”
aynen böyle aslında
durum bundan ibaret dostlar
yürümekte zorlanırken
ruhen değil, gerçekten zorlanırken
topallarken
sol kasığın bıçaklanmışçasına ağrırken
kaldırdığın onca kilo yük yüzünden iş yerinde
“belki fıtık bu” demek yerine
“bir şey yoktur” deyip yola devam ediyorsun
ve buna rağmen
bir kez daha
sabahın beşinde
intiharla burun buruna gelip
“orada biri var mı?” diyorsun
“siktir git adi orospu çocuğu” bile demiyor kimse
çıt yok
beth bana şarkı söylüyor
ben size şiir yazıyorum
ne beth beni tanıyor
ne de ben sizi
zincirleme kimsesizlik tamlaması
hiç kimse olan bitenin farkında değil
ve ölecek bir gün beth
tüm kadın kahramanlarım ölecek
ben ve odipal ruhum
yeni anneler arayacak kendisine
sevgili değil
çocuk değil
bakıma muhtaç bir fareyim sadece
ve dün gece iki fare yakalandı
aynı evde iki fare
kaynar su
ben yapamazdım
ama yaptılar
aynı evde iki fare diyorum
eş?
kim bilir
iki ölü eş
güzel olmalı
aynı yerde aynı zehirle
ve yazamayacak kadar sarhoşken
bir kez daha
on yıl sonrasını düşünüyorum
on yıl önce olduğu gibi
kar üstünde ölücem diyordum o zamanlar
on yıl önce ve on yedimde
diyordumki, var daha bi on sene
27’de ölücem kar* üstünde ölücem
ölmedim
izlanda uzaktı
izmir’e kar yağmazdı
mantıksız bahaneler uydurup inandım
ve ölmedim
sürekli olarak erteliyoruz ölümü
37’de de kar üstünde ölmücem
47’de de
daima
10 yıl sonra
ve daima
“orada biri var mı” derken
bir alt kata düşüp
en baştan başlamak
bu iş böyle
ve böyle gider
ama daima gider
ve belki de bu yüzden iyi bir aldatmaca
do it yourself
başarısızlığını gizlemek
kaybetmişliğini
yitirilmişliğini
bir dakika bir dakika
bir yanlışlık var burada
sen yitirilmiş değilsin girdap
yitirmişsin
gerçek olan bu
iki zıt yöne giden şeyden
daha değersiz olanı
daha değerli olanı kaybetmiştir
mantık buna hükmeder
güçlü olan
iten
düşüren
ya da silen
yitirmemiştir
kazanmamıştır da evet
ama yitirmemiştir de
güçler dengesi
ve hisler
ve en başa dönersek
gerçekten matah bir bok değilim
biliyorum
ama yine de insan
üzerindeki sinekleri kovup
güneşe gülümsemek isteyebiliyor zaman zaman
ama güneş yok
sadece aldatmaca var
ve bundan şikayet edemeyecek kadar sarhoş olup
ölümü ertelemekten başka
yapılası hiçbir şey yok
on yıl sonra moruk
aynı şekilde
on yıl geçtiğinde
kaç on yıl olduğunu boş ver
on yıl
sen arkana bakma yeter
eurydice peşinden gelecek
hades ile olan anlaşman böyle
ardına bakma
eurydice peşinden gelecek
asla ardına bakma
karanlıktan çıkacaksın
ve parlayan güneşin
büyük bir süratle erittiği karın üzerinde yatacak
karla beraber eriyecek
su olacak
ve akacaksın
akış
hepsi bu
19.temmuz.2008
* eurydice: Yunan mitolojisinde, Orfe’nin kavuşmak istediği sevgilisinin adıdır. Eurydice bir gün Aristaeus’tan kaçarken ayaklarına bir yılan dolanır. Sevgilisi bu yüzden ölüp yeraltına (öte-âleme) gidince, sevgilisini kaybeden Orfe de ona kavuşmak için büyük çabalar gösterir, ilahlardan yardım görme umuduyla, özlem içinde çalgısını çalıp dururken harikulade, ahenkli müzikler yaratır. Orfe’nin sevgilisine kavuşma çabalarına Hades'ten bir yanıt gelir. Sevgilisine kavuşacaktır, fakat bir koşul vardır: Bu da, sevgilisi yeraltı aleminin karanlıklarından ışığa çıkana kadar onun yüzüne bakmaması koşuludur. Böylece ilâhî yardımla, sevgilisi, aether (esîr) katlarından çıkıp yükselmeye başlar, fakat tam ışığa çıktı çıkacakken Orfe dayanamaz, ardından gelen sevgilisini görmek için dönüp geriye bakar.
Kaynak ve detay için: wiki - eurydice türkçe | wiki eurydice english
** kar üstünde ölmek ile büyük bir servete ulaşıp o bitirilemeyecek paranın mecazen üzerinde boşluktan intihar edenler de var güzelim.. ben izlanda da kar üstünde donmayı tercih ederim. ve toprak yerine kara gömülüp kendi kendine, bilinçsiz bir şekilde, sonra da mezarsız olmak..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder