menü içerik felan falan
5 Haziran 2025
always 1312 all states are killer
4 Haziran 2025
o fazla maaş alıyor almasın
..
izmir belediye işçilerinin alacağı maaş belirlendikten sonraki yorumlar ekte. yuh! daha ucuza çalışacak insan varmış, hepsi işten çıkarılmalıymış vs vs. elbet de var. ben de mecburen (nedeni özelden yakınlarıma yazarım, bilen biliyor) asgari ücret taşeronum, ama çalıştığım bin kişilik fabrikada benim 4 katım alanlara, mesaileri benimki gibi 1,5 katı değil 2-3 katı olup gece primi yan hakları vs vs olanlara laf etmiyorum, biz niye düşük alıyoruz diye örgütlenme itiraz etme ise hak getire zaten.
hangi partiye ait olursa olsun tüm belediyelerde torpille işe alımaya, şişirilmiş kadrolara şuna buna itirazım edelim önce, ama birileri senden fazla alıyor demektense, iktidarı mı eleştirseniz acaba?
enflasyonun nedeni marketler bakkallar pazarcılar çiftçiler vs vs değil, enflasyonun gerçek nedeni, asgari ücrete 6 ayda bir zam yapmayı veya yılda bir sağlam zam yapmayı red etme sebebi olarak "enflasyona sebep olur" gibi saçma ve gerizekalı bir gerekçe gösterip bizi aptal yerine koyanlar; elektriğe, suya benzine deli gibi zam yapıp yüksek bir vergi alan hökümet, çılgınlar gibi para basan KALPAZAN merkez bankası ve bankaların zorunlu likitilerinin 6-10 katı ellerinde olmayan parayı altını gümüşü ellerinde varmış gibi göstererek sanal değer üretmeleridir. (su benzin, doğrudan ürünlerin fiyatını belirleyen etmenlerin başında, sermayedarların kar hırsı da var ayrı)
iktidarı da belediyeleri de eleştirirken veya savunurken biraz bilgi sahibi olsanız ekonomik sistem hakkında da ne güzel olur.
..
2 Haziran 2025
grev veya isyan
grev ve isyan
ülkedeki tüm sendikaların iki yüzlülüğünü görecek kadar fabrikalarda işçi olarak deneyimi olmayan, hiçbir sendika ile "pratikte" temas kurmamış kişilerin çoğu, izmir belediyesi ile sendika arasındaki mevzuyu problemli bir anlayış ile yorumluyor.. isterse 200bin lira alsınlar, grev yapmak istiyorlarsa yaparlar. konu o değil, çalıştığım yerde çalışanların talepleri karşılanmadan kafalarına göre sözleşme imzalayan bir sendika var mesela. asgari ücret konusunda daima önceden dediği ile sonradan dediği tutmayan, genel grev'in kıyısından geçemeyen, korkak, ortayolcu sendikalar, sendika başkanları, sendika temsilcileri ile dolu ülke. izmir belediye çalışanları isterse 10 yıl grev yapsın, şikayet etmem. ama bu tavrı sendikalar toplumun genelinde göstermedikçe, iktidarla her alandanda her iş kolunda (taşeronlar dahil!!!) çatışmadığı sürece, samimi bulmayacağım.
he bu arada grevler şunlar bunlar hak arayışları, sendikalar vs vs ile ilgili yığınla metin, öyküler şunlar bunlar yazdım zaten, çalıştığım fabrikalarda bi ton mücadele ettim hala ediyorum. ama kimse bana sendikaların bu ülkede kendi cukkası dışında bir şeyi düşündüğünü kanıtlayamaz. bireysel deneyimlerim, fantastik söylemlere de, istina durumlara da (onlar da işçilerin baskısı ile olmuştur) ağır basar..
içerisinden şu alıntıyı yapıp, metinlerden birini paslayıp susayım. işteyim hala, sendikasız, taşeron olarak, asgari ücretle, gece 23'de paydos edeceğim fabrikada.
çav belladonna
" /../ karşılığında yıllık izin gibi bir mükafat da var hem, şanslıysanız cennetin yedinci katı sandıkları tazminatı da verirler, ama parayı ya da daha mantıklısı olan fabrikaları ve makineleri ortadan kaldırma isteği yerine zam talebinde bulunmanız işlerine gelir. kimse masum değil yani.
alsancaktayız. arkadaşım tansaştan alalım biraları diyor, daha ucuza gelir, migrostan ya da diye de ekliyor. kabul etmiyorum. bakkalıma gidiyorum 25 kuruş fazla vereceğimi bildiğim halde. o bakkal bize gezide yardım etti çünkü.. ve o bakkala ihtiyacım var çünkü. her gidişimde iki üç cümle sohbet ediyoruz çünkü. içten bir şekilde gülümsüyor da çünkü. mahalle bakkalımda öyle. onlara ihtiyacımız var. ne zaman kafanız alıcak bilmiyorum ama, devrim küçük parçalardan oluşur, büyük ve tonla şubeleri olan marketlere gitmeyi red etmekten mesela, ben gitmiyorum, seyyar satıcılardan ve pazar malından devam ediyorum. işçilerin daha iyi şartlar ve zam için grev yapacağına, patronu saf dışı bırakmak için örgütlemesine dayanır devrim. daha iyi şartlara sahip bir kapitalizm yok çünkü, kişisel olarak daha iyi şartlarda ama yine aynı kötü kapitalizmde mücadele etmek var.
aynı anlama sahip cümleleri, sizin ohoo deyip duracağınız şekilde de ipe serebilirim, yani üst entelektüel bir ağız kullanarak, tarihsel örnekler ve alıntılarla şekillendirerek, ama kitlem onlar değil. onlar bana, basit ve derinliksiz demeye devam etsin istiyorum. çünkü onlar sadece yazarlar, dergi çıkartırlar hatta, büyük umutlara sahip edebiyat dergileri, büyük umutlara sahip kitaplar, ama normal yaşantılarında pahalı yerlerde yiyip içer, pahalı şeyler giyerler. solcudurlar, ama sağ kanattan gelen ortalara güzel voleler vurarak yaşarlar hayatlarını. gezide var oldukları halde öncesinde de sonrasında da avm’ye de giderler, burger king’e de. bir kez bile gitmedim. kapısından içeri adımımı atmadım herhangi bir avm’nin. politik olarak o kadar da tutarlı değilim gerçi. çok uluslu bir şirketin daha çok kazanması için sattığıma göre kendimi. yine de deniyorum sokaktan kazanmayı, geçimimi. henüz başaramadım. ama deniyorum. sokak tezgahları. fanzinler.. denemeye devam edicem. ama bu şuna benzeyecek. hiç konserine gitmedikleri underground bir grubun dağıldığında veya bol sponsorlu bir festivale çıktığında burun kıvırmalarına.
kalın kafalıyım.. biliyorum. eskiciyim. ama ne kadar geçmişe dönersek o kadar iyi bence. bu yüzden bana aptalca geliyor, komünizmin makineleri işçilere verme fikri, yerine fabrikaları yıkıp tarla yapmak daha mantıklı. sonra tarlaları kendi haline bırakıp avcı toplayıcı oluruz. ne kadar geçmişe dönersek o kadar iyi derken bundan bahsediyordum. o zaman toplumsal barışa ihtiyacımız kalmayacak çünkü.. doğadaki savaş hepimizin karnını doyuracak. günde 1250 pompa üretmektense, 12 elma toplamak daha mantıklı çünkü. ya da 2 geyik avlamak
.
sahi siz naptınız bu bir sene de.. çok suskunsun okuyucu. bir yorumu bile çok görüyorsun yıllardır. ama beleş fanzin istemekte üstüne yok. aa tabii şimdi çeliştim tüm söylediklerimle. ama ayda 745bin lira kazanmadığım için, büyük fanzin anayasasına ihanet ediyorum bi lira isteyince. buna rağmen bana giren milyarları hesap etmiyorum ama. "iki üç dört lira, paran yoksa bedava" dediğimde, "olur mu öyle şey" deyip beş lira verene karşılık, yanıma geliyor kendine anarşist diyen adam, "bunlar beleş" demi diyor, he yavrum beleş, ben de leyleklerle yaşayan bir saksağanım zaten, karşılığında işe yarar bir eylem yapsa bare, içmek dışında yani.
her neyse, sıkıldım.. ama hala ringdeyim anlaşılan. "bir yazar boksördür ve senin yumrukların cılız" demişti bir eleştirmenim. ama cılız da olsa bir sürekliliği var değil mi moruk? 20 yıldır nakavt olmadım. yerde kaldım sadece, bazen bir sene yerden kalkmadım. ama ringten inmeye niyetim yok eleştirmenim. senin de ringe girmeye niyetin olmadığı sürece, bu bahsi kapatalım artık. ölmedim" 2015
metnin tamamı şurada tıklamayacak olsanız da:
https://unthatow.blogspot.com/2015/08/the-little-f amous-song.html?m=1
26 Nisan 2025
bi tık bitik tamamen bunalmış veya aşağıda ve geride
23 Nisan 2025
slogan yürüyüş forum ve doğrudan eylem
izmir'de ve belki de tüm türkiyede tırt ve asıl kötü olan, gerçekten bir şeyler yapmaya çalışan bireylerin özellikle belirtmek isterimki bireylerin, (tek başına ya da bir azınlıkla hiç bir şey yapmaya cesareti olmayan ama çoğunluk olunca slogan atıp evlere dağılan değil) yalnız bırakılması ve üstüne bu bireylerin bir araya gelmeme inadı.. ben izmir'de eylem haberi takip etmiyorum artık.. gece itibari ile kararım bu..
sokaktayım. daima olduğu gibi. yapmaya çalıştığım şeyin (en başta tek başıma, sonra bir kaç kişi ile, bir dönem çok iyi organize olan kalabalık bir grupla ve sonra yine bir kaç kişi ile ve şimdi en baştaki gibi tek başıma) yönü hedefi krokisi başı sonu ortası duruşu haritası taslağı belli ve bi yolum var.. bi çok kişi ve grupla bir araya gelme çabalarımdan da yıldım, gezi süreci yılmıştım, son bir ayda pes ettirdiler.. ve yoruldum. ve bıktım.. bu dayanışmayacağım ya da bir araya gelmeyeceğim veya davetlere ya da yapmaya çalıştığım(ımız) şeye destek olmak isteyenlere kapalı olduğum anlamına gelmiyor tabii ama, çoğu zaman görünen köy kılavuz istemediği gibi fareli köyün sahte kavalcılarına da kanmamak gerekiyor (örn: tkp, chp, bar anarşistleri, vs vs) "görünen köyün kavalcıları" ile yürümek lazım.. metaforlarım kapalı bu noktada ama metinlerde açmıştım geçmişte..
günaydın bu arada.. 🕊
14 Nisan 2025
önemli duyuru-işporta hakkında
11 Nisan 2025
pek yakın çok uzak
5 Nisan 2025
baş gargamel (#yorumlurepost)
baş gargamel
repost önsezi: receblerine yazdığım şiirlerden biri daha (2008) gerçi yazdıklarıma hep "şiir değil bu" dendiği için evet, "şiir değil bu" türündeki bestem için, şiir değil bu türündeki, baş gargamel'e attığım tühtühlerimden (çocuk oyunu bu tühtüh) biri için kaydırın gitsin aşağı okurken ekranı da..
kaydıraklarımızı kurup kayalım parklarda çocukken olduğu gibi.. o da bir eylem biçimi olabilir. 40 yaşına gelmişsin sen çocuk musun diyecekler. çocuğum ulan.. çocukluğumu hiç kaybetmedim ben! siz nerede düşürdüyseniz gidip bulup tutup elinden getirelim, çaldılarsa sizden çocukluğunuzu (ki bu da mümkün benim de 20-30'lu yaşlarımı fabrikalar çaldı, hala çalıyorlar) çocukluğunuzu çaldılarsa gidip alalım ellerinden zorla, döve döve, gerekirse, ağzını burnunu kırıp çalanların, ayaklarını gıdıklayıp saçlarını çekerek, vermiyorlarsa çocukluğunuzu.. şiddete karşıysanız eylem biçiminde, benden uzaksınız, kusurakalma..
Baş Gargamel
odada volta atıyorum şimdi
bir ileri bir geri
bir geri bir ileri
ne yapacağını bilmez bir şekilde
ve hiç bir şey yapamayacağının bilincinde
senin için uygun görülen asgari ücretle
sorun;
çalışmak zorunda olmak
ve yine de paranın yetmemesi
günde ortalama on iki saat
hafta da beş gün
bazen altı
ve bazen gündüz bazen gece giderek işe
ve her geçen gün biraz daha bıkarak
ve bırakamayacağını bildiğin halde
istifayı düşünmek servisi beklerken
sabahın dördünde
beş iş başı için
kimse yokken dışarıda
herkes uyurken
sinek kaydı yanaklar
yarı uykulu gözler
aç karnına üçüncü sigarayı içerken
ve on beş saat sonra evdeyim derken
beş iş başı
on sekiz paydos
on dokuz ev
bedenen bitik
ruhen bitik
tahammül sınırın çoktan patlamışken
yama dolu ruhunla
soğuktan titreyerek
maaşı hesap ederek
faturaları ve kirayı
ve biriken bakkalı
ve hiçbir şeye ilaç olmayan zamanı
nereye kadar derken
hiçbir yere gitmediğini biliyorken
yerinde bile sayamayıp
aynı odada
aynı tempoda
dakikalarca attığın volta
bir ileri bir geri
bir geri bir ileri
odamdayım şimdi
duvarlarımla baş başa
kesilmeyi bekleyen yüzlerce gazete sayfası
ve yapıştırılmayı bekleyen kolajlar ile
bir sigara sarıp
bir boklar yazıyorum
siz ne derseniz deyin adına
şiir ya da değil
ya da ölümün son hecesi
umurumda bile değil hiçbir şey diyorum
umurumda oysa
uçup giden günler
kayıp giden zaman
ve her geçen gün biraz daha
ayak uydurmakta zorlanan ruhum
hayatta kalma mücadelesi
bir şekilde kalırsın hayatta
iyi veya kötü
günleri yaşarsın
çalışarak ya da dilenerek
direnmekten vazgeçerek patronlara
sorun yaşam şartların değildir oysa
sorun
seninle birlikte yaşamaya çalışan insanların
çalışmana muhtaç olmasıdır
ve öyle ya da böyle
bir vefa borcun vardır onlara
yetmişindeki babana mesela
ve karışıp gitmeden o toprağa
balkondayım şimdi moruk
gecenin bir yarısı
elimde yazmayan bir kalemle
harflerin izini bırakıyorum kâğıtta
bir sigara daha yakıyorum
ve biliyorum yaşamanın
yazmaktan daha zor olduğunu
bir cümle için iki saat düşünerek
best-seller olan adamlara
yazmanın daha zor geldiğini de biliyorum
ve odada volta atıyorum işte
bir ileri bir geri
bir geri bir ileri
sonra duvarlara bakıyorum
sanki bir şey delip içeri girecekmiş gibi
kahrolası atlar
her geçen gün daha kötü koşarken
kuponlar peş peşe yatarken
ve tat almazken artık aşka dair cümlelerden
ağzına yapışan sigara kokusunu umursamazken
duvarlara bakıyorum
ve bir duvar daha görüyorum arkasında
sonra bir duvar daha
sonra bir duvar daha
ve başımızdaki gargamel
“kriz bizi etkilemez” derken
27 yıldır kriz geçirip
şirinleri göremiyorum
4.aralık.2008
ve bunun yazıldığı günden bugüne bir şey değişmedi, hala geçinemiyor fabrikada çalışıyor zabahın köründe ctesi pazar fark etmez alarma kalkıyor vardiyalı çalışıyor ve dünyanın değişeceğine dair arzumu kaybetmiyor bu çorbaya ne lazımsa o olmaya çabalıyorum. fuck peace i want justice. no peace o justice.
4 Nisan 2025
# vergilendirilmemiş kazanç kutsaldır #
1 Nisan 2025
ehonomi çok eyii nöroergonomi çok kötü
31 Mart 2025
tükürük (CSNS Yayımları - 2020 - ocak)
bastığım son zine bu. sonrası malum. var bişiler de gerek duymuyorum. bunu buraya koyasım geldi. hepsi bu.. öfkeye dair ve neden her şeyi (geleceğimiz ve hayatımız dahil) riske atıp isyan etmemiz, dünyayı değiştirmek için mücadele etmemiz gerektiğine dair bir zine. ben hayatım boyunca böyle yaşadım, kendime ihanet etmedim hiç olmazsa. güzel bir gelecek düşü ve kendini kurtarma mavrası adına.. fazla konuşmayayım..
tamamı el işi el yazısıdır efenim..
iyi istiraatler, servisten bunu demeden ineni dövüyorlarmış venüsün bir çorbanize SANAiyi çölgesinde..
hem online okumalık hem indirmelik: link (dropbox)
online okumalık: link (calameo)
ve kapak.. ve reklamlar ve hava durumu ve spor haberleri ve dizi. ve toplumun çoğu ne eylemleri umursar ne herhangi başka bir şeyi.. 1000 kişilik fabrikadayım, hem de izmir gibi bir yerde.. iyi bir örneklem gözlem için.. işçi sınıfı sokağa dökülmeden genel grev yapmadan, bir cacık olmaz.. türkiye işçi sınıfı da 100 yıldır zayıf karnesi ile sınıf tekrarı yapar.. nokta. ben de onlardan biriyim.. yine de bu fanzin dursun burada.. ben durmasam da olur..
I AM DEAD 2056
öldüğü yıl keşfettiğim ve hayatımı 90 değil, tam 180 derece değiştirdiği için, bu klip ve şarkı ve kendisi blogta olsun istedim.. şarkı fan işi remix ve klip de fan-made gerçi. olsun yavrum. fanzine kelimesinin fan'ının geldiği yeri severük..
8 ağustos 2056'da kalp krizinden öleceğimi biliyorsunuz değil mi? o güne değin sigaramı elimden dumanımı nefesimden eksiltmeden üstelik.. ne intiharı?
zack puştu, uzun uzun çok uzun bir süre kontrolü ele geçirmişti..
i am back nigga..
zack is dead, girdap is back
yin yang'ın iki yanı..
karanlık ve aydınlığa olan saygımla
ayın çekirdeğinden, tüm gezegenlerin içinden geçecek bir tünel kazıyordum güneşe, oradan ayımı ve ayın kızını (rabia) seyretmek için.
tıpkı kuzenim kardeşim eşik kertmem* eşiğim keny arkana'nın bana yazdığı tek e-postada üstelik türkçe kelimelerle dediği gibi:
"karanlık dışarıda hissedilir olduğunda bile, kuvvet ve ışık kalbinde yaşayabilir" rabia
peace, love, révolte
selam sevgi ve dua ile
çav belladonna..
*eşik kertmedeki eşik, bana eşik atlattığı içindir.. eşik atlamak, sadece bir eşiği aşmak, engeli aşmak değil, yükselmek manasına da gelir bu ifademde.. o yüzden dedim hep eşik kertmem diye keny arkana için..
---------------------
"inanmayın, siz ona, hala yarı ölü adlı şiirindeki ruh hali var gözlerinde, bi tek ben anlarım, özlem refik tuncay da anlayamaz o bakışı ve artık ispiyonlamak zorundayım bunu size, ben başa çıkamıyorum" seçil
"seçil sus, ölsün de yanıma zemt'e gelsin girdo diye bekliyorum 20 yıldır, sesini kes, onunla da temas kurmayı bırakın artık yaşamda tutmak için" özlem
"özlem? sen ne ara geldin?" girdo
"senin için gelmedim, zack için geldim ve gittim" özlem
"seçil, ne ara geldi o, neler oluyor?" girdo
"sen boş ver o kahVeyi, bi kahPen varsa aç da izleyelim, güleriz" seçil
"ben sikmeyi tercih ediyorum kaçtım, gelirken bir şey getireyim mi koçum?" tuncay
"eroin?" zack
"olmaz o, bize kadar, kullanmayana yok, kaçar ben" tuncay
"yuh artık zack, sikerim izahatınının alımını, sus artık zack, çay içelim girdo" seçil
"gitmeyeceksin ama bu gece" girdo
"söz veremem, refik de zorda biliyorsun" seçil
"o da gelsin" girdo
"özlem darlıyor onu buraya gelmesin diye bir süredir" seçil
"özlem de gelsin" zack
"sikerim özlem'ini zack, gelemez o, gelmesin zaten, ki gelmesin diye çabalıyoruz tuncay ve refik ile, gerekirse çin seddinin üzerine berlin duvarını örer, meksika amerika arası yeni duvarı arkasına çeker, o da olmadı yecüc mecüc için zülkerneyn hazretlerinin kapattığı karadeliğin önündeki redimi açar, seni oradan fırlatırız zack, yine de engel oluruz, girdo'yu özlem götürmesin diye"
"hiç bir şey anlamadım seçil dediklerinden" girdo
"anlama diye konuştum, anlam arama diye de aynı zamanda, çay olmuştur, ezan da okunacak bir saate, gel balkona çakalım" seçil
"oley" girdo
geriye dönüşler part 3 kesit (bunları yani geriye dönüşler kesitlerini ve özlem seçil tuncay refik isimli hayaletlerimi pek yayınlamıyorum artık burada, sonra toplu basarız diye hayatlerim geliyor yoksa daima, gelmeselerdi, ben giderdim zaten daha çocuk yaşta..)
------------------------
2pac - I am dead 1996
30 Mart 2025
erişime kapanmıştır
if i die 2night
5 Mart 2025
sıkışmış
1 Mart 2025
"ölmek istediğim yerdeyim"
12 Şubat 2025
ninni
# ninni #
hareket alanı kısıtlı
işe gidip eve gelmek dışında
bir şey yapmak istemiyor
sonrasında uzanmak uzanmak uzanmak
odasındaki yatakta
sanki erişebilecekmiş gibi bu şekilde
zihninin ormanındaki
en uzun ağacın
en doruk noktasına
düşen yıldızına
uzanmak uzanmak uzanmak
hiçbir şey yapmadan
sırt üstü ya da baş aşağa
bir kaç tuşa bas
bir kaç müzik dinle
bir kaç sayfa kitap
bir kaç habere bak
belki bir film
belki uyur
belki ölür diye
sabahında
çalan alarmı duymaz böylece sonrasında
hareket alanı kısıtlı dedim sana
değil aslında dedi hep bir ağızdan tüm zemt'ya
öyle diye diretti
mız mız bir bebek gibi
hareket alanım kısıtlı dedim bana
işe git eve gel
yaşama devam etmek için
yapman gerekenleri
yapmak dışında
arda kalan zamanda
lütfen hiçbir şey yapma
uzanmak uzanmak uzanmak
kendine erişmesine set çekme arzusu bu
tüm dünyanın bir anda
herhangi bir anda herhangi bir yerde herhangi bir şekilde
herhangi bir koşulda herhangi bir yolla herhangi bir sebeple
herhangi bir herhangiyle
erişim alanı kısıtlı
o yüzden uzanmaya çalışsa da
ömrü boyunca
hatta uyusa uyusa uyusa
işe gidip eve gelmek dışında
yetişemez asla
ulaşmak istediği dala
zihnini karıncalı gösteren
beş algılı fizikten kurtulup
ruhunu serbest bırakacağı
an dışında
algı yolları tıkalı
erişemezsiniz asla
o da erişemedi çok fazlanıza
oda sığmadı çok fazlamıza
işte burada
kendi halinde
ölüm notları bırakacak
çekip gideceği ana
içine doğru
doğan karanlıkla
biten kalanlıkla
sevişebilecek olan
tek yıldızın ışığı
daima varsada
bulunduğu konumdan
çıktığı anda
odasına
üzerine çekip yorganı
ondan bile saklanıyor bu ara
hayır değil sadece bu ara
şimdi ve daima
gerekiyor saklanması aslında
yirmi kat yorganı örtmeli kafasına
ki yeni bir başlangıcın
kapısını çalıp
fitili ateşlemesin
çıkış zannedip
yeni bir yokuluşun başlangıcını
kötü sonu baştan belli olan
birbirinin tekerrürü yaşama çabaları
bir yerde son bulmamalı mı?
her kış aynı
her ocak aynı
her şubat aynı
her aralık aynı
önce hareketlen
sonra hareketsizlik
bundan sonra hep hareketsiz
işe gidip eve gelmek dışında
dedim ya size
yaşama alanı tıkalı
ve varmak istediği alana
on bin ışık demedi daha uzansa
varamaz asla
o yüzden bırakın da
uyusun
büyümese de olur
hem ölür belki böylece ha?
olur mu?
keşke olsa..
..
keşke olmasa..
12şubat2025