ve 15 aylık tamamen ölülükten ve belkide 5 yıldır ortalıkta pek olmadıktan, olamadıktan ve dahası 2018 23 ocak gecesinden sonra, 2 ocak 2024 tarihine kadar bir fabrika içine çalışmak için girmedikten sonra..
dahası 2018'deki o fabrikadan tazminat hakkım için atılası imzaları atmaya gittiğim o mart ayı, bir daha fabrikaya girmeyeceğim sözünü kendime verip tam 6 sene bunun için deli gibi hem sokakta hem de net aleminde direnip, bir çok iş kurma denemesi ile, zaten var olan borcuma borç katıp, üzerine tüm motivasyonunu ve dahası dirençini kaybettikten sonra..
torbacı bile olabilecek kadar çıkmaza düşüp intiharlardan dönüp, bir fabrikaya giriyorsun.. yıl 2024 ocağın 2'si.. ve zaman içinde ölüş moduna geçiyorsun (uçuş modunun ruhani versiyonu)
zamanla 2025 yılı başı kendine gelip, sonra havaların düzelmesi ile işportaya da başlıyor, arkidişlere de görüşüyor, 4bin liraya yakın paraya kıyıp geri dönüşü olmayacağını bile bile, zine basıyorsun..
eylemler de var ülkede sonucundan pek umutlu olmasan da.. dünyadakilerinden var umudun, hatta eminsin hep emin oldun, gördün, görüyordun, dünya değişecekti sadece zamanı vardı ve bu zaman azaldı. taş çatlasın 10 yıl kalmıştı ve çok büyük acılar da çekilecekti..
elinden geleni yapacak ve bu çorbada ne olunabiliyorsa, ne olabiliyorsan o olacaktın, gerekirse bunun için ölmüş biri..
gel gelelim şimdi, bir cumartesi akşamı fabrikada, çevreden gelen sesler maç muhabbetleri izlenen maç ile birlikte akarken, ve daha başka pek de hoş olmayan sohbetler, sigarana abanmak için kaçabileceğin başka bir alan yokken, ve izin alsan veya aniden sikerim işini deyip çıksan eve gitmek için; evine olan mesafesi, servisin çıkış saati olan 23:00'da binerek varabileceğin zamanı da aşıcak bir uzaklıkta olan fabrikada...
benim burada ne işim var diyorsun..
dün yeğene sordum evde biran var mı.. varmış içtim..
bugün de abime giderim çıkışta alır içerim. ve abimin dükkanda da iki tane yuvarlarım..
"üstümde yük olduğundan içmemek bi saçmalık" costo
ve derdimle dertlenecek kimseyi göremiyorum bu karanlıkta..
burada anlattığım derdimle değil.. 25 yıldır mücadele ettiğim derdimle..
..
zihnimin içi çok karanlık.. biri ışıkları yakabilir mi?
bubi tuzaklarıma takılıp beni sakat bırakmayacak biri?
eskisi gibi genç enerjik ve neşeli olmasam da
dönülebilir mi o zamanlara?
ve artık siktiminin infoshop'unu siktiminin izmir'inde kurabilir miyiz? siktiminin diğer projeleri tekrar start alabilir mi? siktiminin broşürünü kimse okumuyor mu "peace révolte rabia" aşkına?
restart için hiç heveslenme deniyorsa..
teenage zamanlarımdan kalma ve hala üstüme olan The Prodigy sweet'imi giyip
firestarter da olabilirim tek başıma..
sadece, kitsch bir sessizlikle karşılaşacağımı bildiğim soruları
bu karanlıkta sorma ihtiyacı hissediyorum..
sorabilirim öyle değil mi?
hepsi bu..
dünya değişecek, isteseniz de istemeseniz de değiştireceğiz, uluslarüstü (arası değil) bir alanda her yerde, yerden yabanotu gibi çıkan varlıklar sayesinde.. sürekli olarak hakikatın arkına (farkına değil) varıp dönüşenlerle büyüyerek..
gerçek izafidir hakikat tek.
bunu bir görsel ile açıklamıştım vakti zamanında.. üç boyutlu algı dünyasında sana gerçek gelenle, yani kutunun içi ya da çehresi ya da dışından gördüğünün ile bir ya da bir kaç boyut üzerinden görülebileni arasındaki fark?
do you under starlit me?
sadece ve sadece
yerelde bunu sağlayabilecek bir ivmenin yakalanıp yakalanamayacağı ihtimali benimkisi..
yoksa ben zaten 14 yaşımdan beri bunun mücadelesini tek de olsam veriyorum nigga..
burası çok karanlık
beyaz bir karanlık bu
birileri karanlığımızı söndürebilir mi?
dünyayı ateşe verme riskini göz ardı ederek.
26.nisan.2025 - 2037
zackEVA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder