nasıl bir ek iş yapsak, bahis de bu hafta ne oynasak da 100-200 liraya 3-5 bin gelir mi diye deneyip yutulsak derdinde çalıştığım fabrikanın asgari ücret alan benim de dahil olduğum taşeron kısmı. daha zamlı maaşı bir kez aldık sadece. şimdiden yetmeyen.. ama isyanı HAK getire.. pardon, göklerden gelen karar ile isyan da yasaklanmıştır kesin.. tarihsel uydurma bedava her din ve millet işlerinde..
geçinebilmek için günde 8 saat 6 gün vardiyalı çalıştığı halde buna ek bir bazılarınınsa iki iş yaptığı tanıdıklarım var ve toplamda 3 işte çalışıp günde 4 saat uyuyup çocuğunu göremeyen insanın fıkrasını anlatmamı ister misiniz? fıkra dedim çünkü, bunlar umrunda olmayan o tepetaklak gelesi yakın olan ve fakat tepemizde olduklarını zannettiğiniz halbuki kendileri de birer kukla olan iktidar veya muhalefet aktörlerine fıkra gelebilir, bugüne kadar yazdığım ve bundan sonra yazacağım, yaşadığım ve yaşayacağım, yaşadığımız ve yaşayacağımız her şey.. ama onlara da yaşatacaklarımız var elbet.. helalleşmeden üstelik. hakkımız helal değil, ve bu söz konusu falan da edilemez hatta.
yine aynı fabrikada sendikalılar ise, hisse altın bitcoin ev araba alım satım, bahisde at yarışında çok çok çok yüklü kupon yapma peşinde..
yıllık ortalama maaşlarda, onların yan hakları ve ikramiyelerini baz alınca sendikalılarla aramızda minimum (en düşük olan kesimi) 4 kat varken, ki bu fark 7-8-9 katına çıkabiliyor kıdemlileri ile.. dahası, sendikalıların mesaileri 3, duruma göre gece vardiyasında ise fazlasıyla katlanırken, bizimki pazar ve bayram dahil gece gündüz fark etmeksizin 1,5 ile çarpılırken. onlar gece vardiyasına sağlam prim alırken bizde günün her saati, ücret aynı iken. sendikalıların aldıkları hastalık raporlarında devletin kestiği iki günü şirket öderken. bizim ise 3 gün alırsak 2 gününe devlet el koyarken.. üstelik o vereceği bir günü de, çalışsam alacağım günlük net ücretimden daha da az veren devlet... e daha sayayım mı sabaha mı bırakacaksınız? karpuz da sever misiniz?
ve şirket elinden gelse herkesi taşeron çalışan yapmaya çalışırken, sendikalı olmayan ama kadrolu (taşeron değil) bir temizlik çalışanı sendikaya üye olunca, şirket ve sendika anlaşıp, çalışanı sendikadan çıkartırken.. ancak aramızda kadrolu ve dahası sendikalı olup bizden dört kat fazla maaş alan ve her türlü yan haktan da yararlanan "hoca" lakaplı selam sabah vermediğim, ağız yoklayan ispyoncu patroncu bir temizlik çalışanı da varken, yani aynı işi yapmamıza rağmen dört katı mangır ve bir dolu yan hakkı olurken hocanın..
ve bizim sendikalı olmamız imkansız iken ki bu da başka bir yazının konusu olsun sayın her şeyi çok bilen ve hayatında bir gün olsun fabrikadan içeri adım atmamış olduğu halde fabrika işçileri adına konuşup duran televizyonlara çıkan ve sürekli işçi hakları hakkında yazıp duran solcu olup bu işten para kazanan ve herhangi bir doğrudan eylemde pratiği olmayan enteDÜNtel yazar akademisyen zanatçı caNbazlar
hangi sendikal mücadeleden hangi işçi haklarından hangi adalet ve kalkınmadan hangi cumhuriyet ve halktan hangi demokrasi ve eşitlikten hangi milliyetin hareketinden hangi dinin refah ve saadetinden hangi davanın hürlüğünden hangi işçinin ergonomisinden bahsediyor birileri? ben cahilem babol, fakirem, okumaya da gücüm yetmedi.. bilmem yani.. soruyorum sadece.. öğrenmek için.. başka bir kötü amacım yoktur.. uluslarası örgütlü ve bağımsız isyan çorbasında tuz karabiber salça odun kazan.. balta molotof c4 kanas meşale flama çakmak maske sprey kağıt kalem mürekkep toner kartuş uhu makas neşter video müzik resim kolaj yazı ses göz kulak his olmak dışında..
son bir kaç sorum daha olacak birilerinin baş örtmenlerine ve bir diğerlerinin allahlarının halifesine.. (bu arada taoizmle islamı sentezleyen kendimce bir inancım var ve politik anlamda anarşiye de, tao allah yehova ya da hangi dilde ne ise o "her şeyi kaplayan ve hiçbir şey olan" tek varlığa bağlığım ilkokuldan beri gelmekte.. herhangi bir şeyin çisi çusu şucusu bucusu herhangi bir ideolojinin savunucusu olmadım asla ve anarşizm diye bir kelime de kullanmadım, çünkü anarşi bir oluş hali bir yaşam rutni bir hayat düsturu ve doğanın ruhu ve kosmosun şuurudur en yalınlığıyla.) sorularıma gelince at tırnaklarına:
komşusu tokken aç yatmak mı? vekilleri olan hükümettekilerinin vergilerinizle, düzenbaz ihaleleri ile ve durmadan para basmaları ile zenginleşirken; vergilendirilmiş kazancın kutsal olduğuna inanmak mı? patronların senin emeğinle zenginleşirken iş ahlakı mı? pardon ama bu para işleri hangi din ve millet bakanlığına bağlı oluyor? merak işte.. fakir ve cahilem ben, dedim ya. okumam yok, yazmam var sadece... türkçeyi okuyamıyor ve kekeleyerek konuşuyorum, duyduğumu anlamada sıkıntım yok ama.. cevapları bekliyorum. dedim ya, okumam yok benim, sadece yazabiliyorum.. c4 seviyesinde hem de.. yersen..
sinirlerime sakin olmama gerek yok sayın psikiyatrim, ilaçlarımı artırıp dayadınız yazdan beri kan tahlillerim düşük çıkıyor diye, iki ay önce.. ilacım var evet, sağolsun sigortalı çalışan olarak üste baya para ödesem de alabiliyorum hala onları.. relax stella relax.. çözüyor her şeyi ben.. ben çözünmesem de 6 yaşımdan beri.. mışıl mışıl uyuyorum ben... güneş batıdan doğunca uyandırın beni, tövbe etmeye ihtiyaç duymuyorum öncesinde.. isyanın hak olduğuna inanan ve, tao ile islam'ı sentezleyen katli vacip bir zındıkım gözünüzde biliyorum..
çav belladonna..
* "ehonomi çok eyii: otonom piyade/saian - varyate isimli parçadan alıntı. "İstemesen de kalkacak kazan / Otonom lobotomikal lirik yazıp azan / Gazetede sürmanşet yalan / 'Ehonomi çok eyii, Alman'lar kıskandı' falan"
** nöroergomomi: ergonomi ve sinirbilimi birleştiren bilim dalı. ergomomi ise; insanın fiziksel ve psikolojik özelliklerini inceleyerek insanın makine ve çevre ile olan uyumunu doğal ve teknik olarak araştırma ve geliştirme çalışmaları topluluğudur. yunancada ergo iş, nomos ise yasa anlamına gelmektedir. (kaynak; wiki)
*** stella: yazmaya başladığımdan beri hiç konuşmayan karakterimdir. hep aynı şekilde anarım kendisini: "relax stella relax" diye. psikiyatrist olur kendileri. bi sürü sabit karakterim var bilen bilir. onlar karakter de değil zati. hayaletlerim..
hayal edin.. her şeyi riske atarak o hayalin uçurumundan zıplayın.. bencilce, kendinizi kurtarmaya yönelik veya bu hayatın içi boş keyfi hazlarına yönelik değilse düşleriniz, özgürlük aşk ve isyan için ise, uçarsanız bile düşmek yerine..
27şubat25 1645
(olaylar başlamadan çoğ önce yazmıştım..bloga ekleyip paylaşayım bare dedim.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder