18 Eylül 2019

zebelliyat no30 / son söz


son söz


son söz
aslında bu fanzini sonlandırmak istemezdim. içim acıyor gerçekten. çünkü, yola çıkarken, 16 haziran 2000 yılında, websitemin adını “sokak edebiyatı” koymuştum ve bu ismi, “street punk” isimli bir şeyden uyarlanmış idim. bu ismi de, punk’la tanıştıktan sonra, yani 1996’da kodum kendi zırvalarımın üst başlığı olarak. sonra 2000 yılı 16 haziranında internet kafeden websitemi açtım. yazılarımı yayınlamak için. o zamanlar ne yeraltı edebiyatı diye bir uydurma terim dönüyordu ortada, ne de doğru düzgün edebiyat fanzini vardı. hatta doğru düzgün fanzin olduğu bile söylenemez. sosyal medya mı? bloglar bile yoktu lan daha. internetten bir mp3 indirmek için bir saat beklerdik. whatsup yerine irc ve icq vardı misal. güzel zamanlar mıydı? nostalji sevmem ben. ama evet güzel zamanlardı. şimdi ki zamanlar da güzel. benim için. içinde bulunulan her anın tadından faydalanmak gerek. “anı yaşa” safsakaramelinden bahsetmiyorum. elbette geçmişe göre kötü zamanlar yaşıyoruz ve giderek de kötüleşmekte. sadece ülkeye (ülkemize değil!) bir baş gargamel ve avanesi dadandığı için değil, tüm dünya daha da kötüye gitmekte.
yerel bak, global düşün / global bak yerel düşün.

ama güzel şeyler de var be abi. mesela hala soulseek adlı gezegenim kapatılmadı. 18 yıl oldu la. eroinim soulseek benim.

sonuç olarak, bu fanzinimizin ilk sayısının kapağındaki gibi, kendini alkole ve depresyona vurmanın manası yoktu ve bilinçli bir ironi için almıştım ilk sayının kapağına onu. her sayının kapağını bilinçli aldım. arkadaşlarım yapmış olsa bile bazılarını, eğer o an, içinde bulunduğum anın ve dünyanın benim mikroskopumdan görünen halinin ve ekibin iç doğasının ruhsal menfezlerine uyum sağlamasaydı almazdım.
depresyon, gelir insana. sorun değil. ama orada kalmak insanın kendi tercihidir. bundan da adım gibi eminim. e noldu abi? bir kısmımız için hayat bok gibi, bir kısmımız evli mutlu çocuklu, bir kısmımız çok çalışıyor hem de çok (yalan) bir kısmımız da akademicurcunai veya beyazlı yakalı kariyerik peşine düştü, yani büyüdük. büyüdükçe, bireysel arzular şelalasinde yıkanma faslı başladı kimimiz için. kimimiz de o şelalin aktığı nehri boşverip, nehrin döküldüğü denizde boğulmaya yeltenmekle uğraşıyor. ölmezsiniz, bi bok olmaz.. yaşama dair arzularınız da asla sona ermez.
girdo aynı nehirin kenarında piknik yapıp, balıkları izlemekle meşgül. çünkü efenim, gelecek kaygısı, zihinsel aygıtlarımızı ve duyu organlarımızı köreltir ve “daha iyi” “daha rahat” bir yaşam sevdası, depresyonların da, anksiyetenin de, sinir krizlerinin de temel sebebidir..
var mısın iddiasına?

zemt galaksisinden sevgilerle
yeni ve bireysel işlerde, görüşmek dileğiyle.
hala yazılarınızı yayınlayabilirim, ancak toplu tek dosya
onu da doğru düzgün atarsanız.

izalable vendi meriênte
esrîquvanzâ / esrîquvanzê


zebelliyat no #30 / arka kapaktan önceki son sayfa..
La Espiridion Del Pueblo yayıncılık hizmetleri, keder içinde sundu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder