ě-җΐĽ-ə
bir sonraki bölümün adı, “şiir
değil bu” olacak. çünkü onlar şiir değilmiş abi. öyle karar verdi, yüksek
edebiyat tahsis ve tahkik kurulu. he bazıları bunlara da fanzin, kitap vs değil
diyor gerçi. herkes, her şeye bir şeyler söyleme derdinde zaten.. herkes,
yapılan her şeye bir kulp takabilmenin peşinde. çünkü, pamuk prensesteki şu
cadının aynasına sahip herkes. kendilerini görmüyorlar yani, o aynada. ayna
ayna söyle bana, var mı benden daha iyisi bu dünyada. bir karşılaştırmadan
ibaret her şey. sanki çan eğrisine tabiyiz hayatın içinde.. tanrı olsaydım,
kullanılması yasak kelimeler ve hissedilmesi günah duygular şunlar olurdu: “en
iyi”, “en çok”, “en güzel”, vs vs. ve “mükemmel” kelimesi şirke girerdi.
ayaklarım ağrıyor. iş yüzünden
elbette. siktiğiminin işi yüzünden. çalışmak zor. çalışmak zorundayız. zor olan
her şeyin zorunluluk olması üzerine düşünüyorum. çoğunluğa ayak uydurmak
zorunda bırakılmak, ve onların hız deliliği yüzünden, tempoyu tutturamayıp,
sürekli bi yere takılmak. ve herkesin seni geçmesi. yerinde saymana bile izin
vermezler oysa. yerinde sayamazsın, her gün yenilenmelisin. ve emeğinin
karşılığını alamadığını düşünürken işçiler, sana göre orada verilen emeğin bile
bir anlamı yoktur. ve karşı durulması gereken şey, hak ettiğini düşündüğün
karşılığı alamıyor olmandan ziyade, doğrudan, hak etmek kavramıdır. bu kavramı
aşabilen insanlar arasında olur, paylaşım denilen şeyin, en üst boyutu. ve
toplum adlı şeyin en ilkel evresinde, yani avcı-toplayıcı dönemde vardır
sadece, o. gerçek iş bölümü denilen şey, sadece ordadır. sonrası, rol
bölümüdür, iş bölümü değil. işveren-işçi bölümü gibi yani. amir-operatör bölümü
gibi. baba-çocuk gibi. abi-abla gibi. sanatçı-fan gibi. toplumsal iş bölümü
değil, toplumsal rol bölümü. aksini mi düşünüyorsunuz? kapışak? öne süreceğiniz
tezleriniz, kişisel çıkara dayalı olmayacak ama.. nokta. (ve girdo masadan
hışımla kalkarak, tuvalete doğru yönelir) [27ekim2012]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder