24 Ocak 2012

yolculuk

telefon çalıyor.
sevgilim.
hiç yazmıyorsun artık, diyor bana
ve haklı
yazmıyorum
düşünceler piknik yaparken zihnimde
gerilerinde
ufak bir çöp bile bırakmadan
gidip geliyorlar sürekli
herşeyi silip süpürerek
tüm harfleri
kelimeleri ve cümleleri
kazıyarak zihnimden
silip atıyorlar
düşünceler birbiri  ile savaş ederken
tüm olasılıklar
geleceğe ya da
bilinmeyen geçmişe dair

elime bir sigara alıyor ama
yakmıyorum onu
bakıyorum sadece
uzun süredir yakmıyorum
ateş kes ilan ettik onunla aramızda
ve geçip giden zamanı düşününce
tüm o sağlıksız bir bedende ürüyen
sağlıksız fikirleri
ve kafamın içinde
adeta birbirini boğan düşünceleri
savaşan kesip biçen öldüren
birbirini ekarde eden olasılıklar zinciri
zannediyorum bir sis bombasıydı duman
ve bir kaç furt sonra sağ kalan askerler
bana işlerin
pek de yolunda gitmediğini fısıldıyorlardı
eksik olan bir şey varmış gibi adeta
eksilmiş değil
başından beri eksik olan
ve sonra o
sakat olsa bile beynimin içinde
vızıldayan sinekleri
öldüren alkol
ve zombi halinde
hayata geri dönen ertesi sabah
olasılıklar silsilesi


adam akıllı kusar
ve poğaça alırdım sonra
sonra bir sigara daha
ertesi sabah
ve daha ertesi
birbirinin aynı olan
günler silsilesi
giderek zayıflayan bedenle birlikte
giderek güç kazanan bitkinlik

şimdi her şeyin
tüm ilham pelerinlerinin
ve düşünce askılarının
oksijenli suyla
yıkanması gerekmekte

senin içine çektiğin nefes
benim zihnimi temizliyor
biraz daha iyi diyorum hep
bugun biraz daha iyi
yarın biraz daha iyi olacak

geçmişte olasılıksız görünen
her şey birer birer
vizyonuma düşüyor
ve o zamanlar bunların
ileriki bir tarihe ertelenmiş olduğunu
ibraz eden etiketlerini söküyor
ve yaşamıma katıyorum

sigarayı bırakmalısın yazıyor
eski bir defterin üzerinde
tarihine bakıyorum
iki tane 2nin ortasında
iki tane sıfır var
sen orda benimle
ben burda seninle
arada ikitane sıfır gibi görünen ama
yan yatmış bir sekizi işaret eden
sonsuzluk çizelgesi

ve aradan geçen
on senenin ardından
on sene öncesinde
on sene boyunca
verilen ve kazanılamayan savaşta
kumandanımın olmadığını anlıyorum


bitkin düştüm
yanlış kararlar aldım
taktikler işe yaramadı
vazgeçtim
çuvalladım
gümüş kurşun yerine
gümüş yüzük kullan deseydi biri
beni haklamaya çalışan
iliğimi emip tükürmek için çabalayan
kurt kadınları öldürmek için
yapardım bunu
on sene önce takardım künyemi
parmağıma

aynen filmlerdeki gibi
yüzüğü okşarsın ve
bir peri belirir baş ucunda
sana yaz der
yaşa der
hayatta kal der
ben sana bakarım der
hasta olunca


ama yokken bir perin
ve olasılıklar beynine tecavüz ederken
çokta umursamazsın artık
olan biten bir şeyleri
işsizliği mesela
veya parasızlığı
veya rededilen yazıları ve
sürekli olarak sana
yazamadığını söyleyen kum torbalarını
umursamazsın
seni seviyorum diyen kadınları
yanındayım moruk diyen adamları
annenin senin için pişirdiğini söylediği pastayı mesela
doğum gününde
umursamazsın olan biten ne varsa
bir işi bırakıp başka bir işe girersin
iş görüşmelerine sarhoş gider
ve insan kaynakları müdürü olan zatla
geçersin dalganı
o da seni işe alamayacağını ama ilginç bulduğunu söyler
herkese göre ilginçken
ilgi çekmemek için iyice teslim olursun onlara
ve bu iğrençtir aslında
herşey kokuşmuştur
gerçek olan hiçbirşey yok
siyah bayrağını indirir
yerine yırtık pırtık ve yamalı olan
beyaz bir bayrak dikersin
dikiş izlerini görmez kimse artık
ilginçliğini yitirmişsindir
vampirler kanını bile emmez
ağaçlar seni görse
yönünü değiştirir küstükleri için
yağmuru indiren melekler
ıslanmak istediğin için
kafana denk getirmez hiçbirini
kitaplar sihrini kaybeder
fanzinler güneşte parlamaz olur
gökkuşağı gibi
gazeteler kolaj vermez
baban bile sana
ellili yılları anlatmaz olur artık
telefon çalmaz

konuşabilecek bir hamam böceği bile bulamıyorum der buk
konuşabilecek bir hamam böceği bile aramıyorum dersin sen de

sonra bir gün
tüm savaş mağduru askerler gibi
ganimeti toprağa gömmüşken
ve hasta ve sakat ve umutsuz yaşamını sürdürürken
herkes gibi sıradan ve normal bir şekilde
işe gidip eve gelmek dışında
hiçbir şey yapmıyorken

sanki otuz senedir seni izliyormuş gibi
sanki otuz senedir kulağına fısıldayan oymuş gibi
yazmalısın der biri
sana biri sürü şey anlatıyorum yıllardır
hala anlatıyorum
sana neler oldu oğlum der gibidir
bunlar ruhumuzun afyonu olmalı

umursamazsın ama
içinde var olan herşeyi
o kadar derine gömmüşsündür ki
bulamıyorsundur artık ne kadar eşelesende
kendini kaybetmişsindir ve
ve define haritan
yanlış yerleri tarif etmiştir hep
eline düştüğün kişilere
ve onlarda doğru yerleri
tahrif etmişlerdir
ve dikiş izlerini görür o
göndere diktiğin bayrağın
sana ait olmadığını
emaneten orada durduğunu bilir
bozuk bir yapbozun
eksik parçaları gibidir adeta
önce kendini tamamlar
sonra sana
resmin bütününü
senin elindeki parçalar olmadan da
görebildiğini kanıtlar
hiçbir şeye aldırmaz
defol git desen
küfürler etsen hatta
bunların sana ait cümleler olmadığını
sana ait cümleleri sana söylerek ispatlar
haritası yoktur
pusulası yoktur
nerden geldiğini ve nereye gittiğini bilmiyordur
gitmek istemiyordur sadece
demir atmıştır
kumandanındır
çok uzun zamandır aradığın
ama bulamadığın için okyanusta kaybolduğun
adandır
erzağının ve cephenenin kalmadığı bir noktada
sana ayağa kalk asker demek için
oradadır
otuz yıldır kulağına fısıldayan perindir
otuz sene sonra torununu sevicek olan eşindir
oradadır
ve naparsan yap
hiçbir yere gitmeyeceğini biliyorsundur
gitmesini istemediğini de
senin gitmeyeceğini de
gitmiyorsunuzdur
bir yerlerden geliyorsunuzdur
birbirinize

24.ocak.2012



bazen, yazdığınız bazı şeyleri, herkesler çok beğenir de, "okuduğum en iyi şeyin bu" der-ken, siz "siktir lan" dersiniz, hiç bi anlamı yok onun, boşluğuma gelmiş, üstteki de öyle bir şey işte.. bazen, okulda, bazı dersleri, yanlış anladığınızı, sınavdan sıfır çekince farke-dersiniz, o güne kadarsa, herşey çok iyidir, ve sonra, sınıfta kalınca, sınıf tekrarı yazınca, orada, farklı bir hocayla, aynı derse girip, gene yanlış anlamaktansa, devamsızlıktan ka-lıp, okuldan atılırsınız.. ne demeye  çalıştığımı anlayan beri gelsin, ona kukulete örücem, dökülen saçlarımdan.. bu arada moruk, yazdığım en iyi şey, bence, a harfidir. keşke ge-risini öğrenmeseydim. alfabeyi yani.. tek harf yeterdi, ruh halimi anlatmama.. "a a!" ge-risi, varsa yoksa, laf kalabalığı oldu, onca zaman.. artık şaşırmıyorum bile, olan biten hiç-birşeye.. alışkanlık değil. kanıksanmışlık..  hiçbir şey görme, hiçbir şey duyma.. see nothing! - see you later.. eyvalle..                                                                                                (2012/eylül/girdo/bedevinin son bahtı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder