1 Kasım 2007

sincap - giriş yazısı

şimdi okumaya başladığın fanzin, tao ve anarşi hakkında, ve kendini mutlu etme hakkında, ufak bir hikayedir. anlatmaya başlamadan önce, sana biraz ön bilgi vermem gerekiyor. anlatmaya başlamadan önce, çok sert bir punk grubunu, bana şiddet aşılaması için fon olarak seçtiğimi bilmen gerekiyor. yazmaya başlamadan önce, bilgisayarın yavaşlaması ve yazma hızım, düşünme hızım ve bilgisayarın hızı arasındaki dengesizliği artırmak için, bir dvd çekmeye başlayarak, bilgisayarımı yavaşlattığımı bilmen gerekiyor. birkaç ön bilgi daha vermem gerekiyor. kül tablası almaya üşendiğim için, bir kağıt parçasını küllük yaptığımı ve sigaramı onun üzerine koyduğumu, böylece dikkatimi dağıttığımı, yazıdan çok, yazarken peş peşe yaktığım sigaralarımın kağıdı tutuşturup tutuşturmadığını kontrol etmem gerektiğini bilmelisin. ayrıca kulağımdaki kulaklıklardan birini çıkarmam gerektiğini de bilmelisin, çünkü babam hasta ve bana seslenebilir, onu duymayabilirim. ayrıca şu an saat sabaha karşı beş ve intihar tutkunu geç kızın uyuyup uyumadığından, yatmadan önce bi’ kaç hap atıp atmadığından emin değilim.

daha giriş metninde, seni yeterince sıkmak istediğimi ve bir an önce defolup gitmeni sağlamaya çalıştığımı anlamış olmalısın. eğer anlamadı isen ve hâlâ okuyorsan, az önce sigarayı elimle söndürdüğümü ve canımın çok yandığını bil.. bunu, düşünmek zorunda bırakıldığım bir çok konuyu göz ardı etmek için yaptım.

eğer 16 yaşında isen şansını boşuna zorlama, geleceğe dair tüm planların altüst olacak, şu an kendin için yaşamaya başlasan iyi edersin.

eğer 16 yaşında isen ve üniversite sınavlarına hazırlanıyorsan, tüm hayatını kökünden etkileyecek seçimlerin konusunda bencil düşünmen gerektiğini öğrendiğinde, iş işten geçmiş olacak ve nefret ettiğin bir işte para kazanarak, emekli olacaksın, hatta olamayadabilirsin.

eğer 50 yaşında isen ve günün birinde fransa’dan geri dönerek, girdap’a  “50 yaşındayım ve çok pişmanım, her şeyden nefret ediyorum” diyorsan, sana  hâlâ zamanın var, dediğimi anımsa...

önüne birkaç seçenek sunulup, istediğini seçebilirsin, denildiğinde, sana seçme hakkı verilmediğini, özgürlüğünün kısıtlandığını bilmelisin. eğer hâlâ dünyada olup bitenleri boyalı basından takip ediyorsan, sana yalan söylediklerini bilmelisin.

eğer hâlâ anlatacağım hikayemi okumak istiyorsan, elin bir tetiğe yakın bulunsun, birini öldürmek isteyebilirsin...

bunu da kayıtlara geçin; sincap sistemle açıktan savaşmaktadır.

eğer fanzini okumaya sondan başlamış ve her şeyin sonunda bu yazıyı okuyorsan, benim hiçbir konuda suçlu olmadığımı bilmeni isterdim.

eğer fanzini beğenmedi isen, bana bir nefret maili yazmaman gerektiğini, eğer beğendi isen, teşekkürü yazarak değil, bir fanzin çıkararak yapman gerektiğini bilmelisin..

az önce sigaramın kağıdı yaktığını ve odanın koktuğunu biliyor musun?

az önce bir askerin 6-8 nöbetine kaldırıldığını bilmelisin.

birkaç gün önce, tüm suçları bu ülkede doğmuş olmak olan birkaç gencin, ellerine zorla silah verilerek güneydoğu’ya gönderilip, orada başka birkaç ahmak tarafından esir alındığını, sonra serbest kalıp bırakılıp kendi ülkelerine gönderildiklerinde de, niye şehit olmayıp da teslim olduklarını sorgulamak üzere esir alındıklarını, ve mahkum olabilme tehlikesi ile karşı karşıya olduklarını bilmelisin.

sana öğretilen her şeyin, kendini feda etmen için öğretildiği bilmelisin… ve benim kadar bencil olsaydın, hayatını, sadece özgürlüğünün bi gram bile kısıtlanmaması için feda etmen gerektiğini bilirdin.

kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insanlardan sistemin korktuğunu biliyor musun?

ölümden korkmayan insanlardan sistemin korktuğunu..

öldükten sonra bir hayata inanmayan insanlardan korktuğunu…

ölmeden önceki hayatını, sadece ‘kendi’ inançları doğrultusunda yaşamak isteyen insanlardan korktuğunu…

boyalı basının, asla görmemenizin istendiği şeylerin önünde, bir set oluşturmakla görevlendirildiğini…

bildiğin her şeyin, sana neden öğretildiğinin farkına varman gerekiyor.

sen bir kuklasın. yaşamıyor, yaşatılıyorsun..

boyalı basın, göz boyar..

hayata siyah-beyaz olarak bakmayı öğrenmelisin. onlar beyaz bayrak çekip, teslim almışlar fikirlerimizi, siyah bir bayrak ile isyanı simgelediğimizi bil.. ve şimdi siyah-beyaz ve kayıt dışı bir yayını okumaya başla. sessiz-sakin-içinden.. şimdilik içinden.

ama bu fanzin ikimiz arasında bir sır olarak kalmamalı. kulaktan kulağa oynamamalıyız.. avazın çıktığı kadar bağır!


1kasım2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder