şimdi
okumaya başladığın fanzin, tao ve anarşi hakkında, ve kendini mutlu etme
hakkında, ufak bir hikayedir. anlatmaya başlamadan önce, sana biraz ön bilgi
vermem gerekiyor. anlatmaya başlamadan önce, çok sert bir punk grubunu, bana
şiddet aşılaması için fon olarak seçtiğimi bilmen gerekiyor. yazmaya başlamadan
önce, bilgisayarın yavaşlaması ve yazma hızım, düşünme hızım ve bilgisayarın hızı
arasındaki dengesizliği artırmak için, bir dvd çekmeye başlayarak,
bilgisayarımı yavaşlattığımı bilmen gerekiyor. birkaç ön bilgi daha vermem
gerekiyor. kül tablası almaya üşendiğim için, bir kağıt parçasını küllük
yaptığımı ve sigaramı onun üzerine koyduğumu, böylece dikkatimi dağıttığımı,
yazıdan çok, yazarken peş peşe yaktığım sigaralarımın kağıdı tutuşturup
tutuşturmadığını kontrol etmem gerektiğini bilmelisin. ayrıca kulağımdaki
kulaklıklardan birini çıkarmam gerektiğini de bilmelisin, çünkü babam hasta ve
bana seslenebilir, onu duymayabilirim. ayrıca şu an saat sabaha karşı beş ve
intihar tutkunu geç kızın uyuyup uyumadığından, yatmadan önce bi’ kaç hap atıp
atmadığından emin değilim.
daha giriş metninde,
seni yeterince sıkmak istediğimi ve bir an önce defolup gitmeni sağlamaya
çalıştığımı anlamış olmalısın. eğer anlamadı isen ve hâlâ okuyorsan, az önce
sigarayı elimle söndürdüğümü ve canımın çok yandığını bil.. bunu, düşünmek
zorunda bırakıldığım bir çok konuyu göz ardı etmek için yaptım.
eğer 16 yaşında isen
şansını boşuna zorlama, geleceğe dair tüm planların altüst olacak, şu an kendin
için yaşamaya başlasan iyi edersin.
eğer 16 yaşında isen
ve üniversite sınavlarına hazırlanıyorsan, tüm hayatını kökünden etkileyecek
seçimlerin konusunda bencil düşünmen gerektiğini öğrendiğinde, iş işten geçmiş
olacak ve nefret ettiğin bir işte para kazanarak, emekli olacaksın, hatta olamayadabilirsin.
eğer 50 yaşında isen
ve günün birinde fransa’dan geri dönerek, girdap’a “50 yaşındayım ve çok pişmanım, her şeyden
nefret ediyorum” diyorsan, sana hâlâ zamanın var, dediğimi anımsa...
önüne birkaç seçenek
sunulup, istediğini seçebilirsin, denildiğinde, sana seçme hakkı verilmediğini,
özgürlüğünün kısıtlandığını bilmelisin. eğer hâlâ dünyada olup bitenleri boyalı
basından takip ediyorsan, sana yalan söylediklerini bilmelisin.
eğer hâlâ
anlatacağım hikayemi okumak istiyorsan, elin bir tetiğe yakın bulunsun, birini
öldürmek isteyebilirsin...
bunu da kayıtlara geçin;
sincap sistemle açıktan savaşmaktadır.
eğer fanzini okumaya
sondan başlamış ve her şeyin sonunda bu yazıyı okuyorsan, benim hiçbir konuda
suçlu olmadığımı bilmeni isterdim.
eğer fanzini
beğenmedi isen, bana bir nefret maili yazmaman gerektiğini, eğer beğendi isen,
teşekkürü yazarak değil, bir fanzin çıkararak yapman gerektiğini bilmelisin..
az önce sigaramın
kağıdı yaktığını ve odanın koktuğunu biliyor musun?
az önce bir askerin
6-8 nöbetine kaldırıldığını bilmelisin.
birkaç gün önce, tüm
suçları bu ülkede doğmuş olmak olan birkaç gencin, ellerine zorla silah
verilerek güneydoğu’ya gönderilip, orada başka birkaç ahmak tarafından esir
alındığını, sonra serbest kalıp bırakılıp kendi ülkelerine gönderildiklerinde
de, niye şehit olmayıp da teslim olduklarını sorgulamak üzere esir
alındıklarını, ve mahkum olabilme tehlikesi ile karşı karşıya olduklarını bilmelisin.
sana öğretilen her şeyin,
kendini feda etmen için öğretildiği bilmelisin… ve benim kadar bencil olsaydın,
hayatını, sadece özgürlüğünün bi gram bile kısıtlanmaması için feda etmen
gerektiğini bilirdin.
kaybedecek hiçbir şeyi
olmayan insanlardan sistemin korktuğunu biliyor musun?
ölümden korkmayan
insanlardan sistemin korktuğunu..
öldükten sonra bir
hayata inanmayan insanlardan korktuğunu…
ölmeden önceki
hayatını, sadece ‘kendi’ inançları doğrultusunda yaşamak isteyen insanlardan
korktuğunu…
boyalı basının, asla
görmemenizin istendiği şeylerin önünde, bir set oluşturmakla görevlendirildiğini…
bildiğin her şeyin,
sana neden öğretildiğinin farkına varman gerekiyor.
sen bir kuklasın.
yaşamıyor, yaşatılıyorsun..
boyalı basın, göz
boyar..
hayata siyah-beyaz
olarak bakmayı öğrenmelisin. onlar beyaz bayrak çekip, teslim almışlar
fikirlerimizi, siyah bir bayrak ile isyanı simgelediğimizi bil.. ve şimdi siyah-beyaz
ve kayıt dışı bir yayını okumaya başla. sessiz-sakin-içinden.. şimdilik içinden.
ama bu fanzin ikimiz
arasında bir sır olarak kalmamalı. kulaktan kulağa oynamamalıyız.. avazın
çıktığı kadar bağır!
1kasım2007
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder