3 Haziran 2014

gitmeyen yakup

gitmeyen yakup


“kötü bir gece ve kötü bir sabah” dedi zack
bunu kendine üç kez söyledi

mutfağa geçti, kendisinin yanından ayrılıp
öperek kendini, seni, hayatının kadınını
onla kendi arasında
herhangi bir fark gözetmiyordu

geçti, mutfağa
bir sigara sararken müzik açtı
cure tabii ki
the funeral party
sardı, özenle, şarkıyla sigarayı iç içe
çıktı balkona
kötü bir şey olacağı hissi ile
hayır, hisleri kuvvetli değildi
ezberlemişti sadece
birbirlerinin eşleniği günlerin
ardı arkası kesilmeyen görecesizliğini
cold çalıyordu bu kez
yine the cure
ve sigara
yarıya bile inmemişken
durdu müzik
şarjı bitiyordu telefonunun
bu muydu olacak olan kötü şey
sanmıyordu
bilmiyordu ama değildi
değil gibiydi
değil gibi yapmak zordu
bitirdi sigarayı
hızlıca
onu içeride bekleyen
bebeğini daha fazla
tek bırakmamak için
sarıldı
öptü
şarja taktı şarkısını
kağıt ve kalem aldı
düşündü, yazarken





belki de
dün gece planladıkları gibi
sabah otostopla
gitmelilerdi
nereye olursa
olmazdı
mektup yazmıştı ona
ikinci mektubunu
gece, cep telefonuna

kalkınca mektubu
bilgisayara aktardı ve
pinero’yu 2009. kez
tekrar izlerken kaldı uyuya

uyandı
öptü kendini
diğer yatağa taşıdı
geniş ve ferah olana
sarıldı asla bırakmamacasına

ve bu arada bir türlü
kurbağalar batmaktan gelemiyordu

denge, demişti mektupta
bugün günlerden ‘denge’
gerçekte var olanın
asla açığa çıkmamış enerjisi
dengede olmakla sabitlenebilirdi

ve o’na eğer
bir şey olursa
ağlarsa mesela
dünya hapı yutabilirdi
o kadar emindi kendinden
kendinden ve içinde çıktığı nehrinden


büyük konuştuğu söylendi
büyük susuşları sonrası
büyük oynuyordu oysa

her şeyimi verip
hiçbir şeyinizi istemiyorken
bir şeylerinizi çalmaya
mecbur etmeyin beni
dedi


siz orada seslice
karmakarışıklığınıza sabitlenebilirsiniz
sessizliğimize kulak kesilmeyin yeter
dedi zack
içinden dilediği bir serzeniş gibi


iyiydi
nihayet
iyileşmişti
şimdi iyiydi ve
gece iyileşmişti
bir saatin boşluklarla akan
tik taklarına alışmış
korktuğu karanlıkta yatışabilmişti

kötü bir gün mü, demişti
yanılmıştı
her gün kötüydü
daha kötü ne olabilsindi
bir hiç uğruna ölen onlarca işçi
ne yaptığını anlamadan dövülen kadınlar
en yakınları tarafından iğdiş edilen çocuk
düşen borsadan daha önemli olamazdı tüm bunlar
olmamıştı hiç
bekledi
aynada kendisi ile yüzleşerek zack

zamanı gelmişti zamansızlığın
bugün günlerden denge
kaosun göbek adı anarşi
motor sesleri
silah sesleri
uçaklar bombalar ağaçlar
dünyanın bütün hezeyanları
birleşin!

derin bir nefes alıp
öptü o’nu
hayatının tek kadınını
uyurken o
uyumuyor
uyanıyordu
biri dinlenirken
diğeri okunuyordu




“sarmal doku çetesi”
koydu adlarını
iki kişilikli tekil
terör örgütlerinin

kimseyi öldürmezlerdi ama
devlet bu
kendi şiddeti dışında
her şeyi yasadışılaştıran devlet
kendi sergüzeştleri dışında
herkes terörist
kendi kendileri dışında
herkes hiç

devlet bu
yalanlarını doğrulatmak için
gerekirse kan kullanır şerbet niyetine
devlet adı
soyadı her zaman ve koşula adapte bir değişkenlikte
paranoyak devlet
paranoyak devletler
herbiri
aralarında hiçbir fark gözetmeksizin
herbiri

şirketler
medyalar
ordular
polisler
çoğu bilim adamları
çoğu mühendis
hemen hemen birkaç kötü adam
illuminati
difüzyonun nosyonu
normların paralelliği
her bir ülke sınırı için ayrı ayrı
paralel eğriler
pasaportlar ve kan basıncı
beynimi didikleyen acı
beyninizi didikleyen açık çekler
para para para
hayır hayır hayır
bi saniye
lütfen bi saniye dedi zack
kurbağalara bakmaya gitmeyecekti
onlar gelsinlerdi
eğer isterlerse
prensliğin veya prensesliğin
arzusunu dışlayıp
gelsinlerdi eğer gelebiliyorlarsa
gitmedi
gitmeyecekti
bunu kendine hiç söylemedi.

dedi lethe: “dur bi
sakin adamım
çay koy sigara sarıcam”
“hay hay” dedi zack
güldü
ağladı

dünyada o kadar haksızlık varken
hangi birine karşı çıkabilirlerdi
denemeye değiyor muymuşdu ki
olabilir miymiş di ki?
mümkün müymüş dü ki değişsin dünya
hiç dert değil dedi zack
ben dünyayı değiştirmekten ziyade
kendimi değiştirmemek için veriyorum
mücadelemi

döndü lethe’sine
sarıldı ve bekledi
birbirlerine “durma” bile
demiyorlarken hiç
durmalarını diledikleri
olaylar karşısında
alkış tutup tempoyu ayarlayan
polisin gözlerinin içine
bakarak geçtiler elele yoldan
yiyosa bir şey desinlerdi

korkaktı polisler
askerler korkaktı
politikacılar
patronlar
işçiler
sendikalar
solcular ve sağcılar ve yolsuzlar
alayı ödlek bir tutkuyla bağlıyken
iktidar olmaya
senkronize bir sessizliğe gömülmeli

kendi canları yanmasın diye
canların yanmasına
göz yumabilirlerdi
ellerinde tuzaktan kumanda
beyinlerinde porno endüstrisi

durdu
gerçekten durdu zack
hiçbir şey demedi
demeyecekti
anlamasınlardı
anlamayacaklardı
bunu kendine hiç söyledi
kurbağalar dilsizdi
çağırsalardı da gitmezdi

“hiçbir şey görme” dedi
kendi kendine zack
“hiçbir şey duyma
dilini yutmadığın sürece
sorun yok nigga”

3.haz.14

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder