6 Nisan 2024

la ilahe

// la ilahe

mustafa kemali öldür

muhammedi öldür

marxı öldür

kalbinde ilahlaşan ya da

başkaları için ilah olan

herkesi öldür


hele ki benim gibi 

inançlı biriysen

kendi nefsini ve

nefsini ilahlaştıran herkesi öldür


ancak böyle varabilirsin

özgür bir zihne ve

birlikte ancak böyle varılabilir

özgür bir evrene


tayyip erdoğanı öldür 


06 04 24 17 14 

*la ilahe: ilah yoktur


.. 2056, 8 ağustos'ta çıkacek olen "polidize" isimli kitabemden..

yarı ölü

 


// yarı ölü


aradan geçen uzun yıllardan ve

bir şeyleri yoluna koymak için

verilen mücadeleden sonra

pes ettiğimi itiraf etmek istiyorum

sizin dünyanız sizin kararınız



ama neyse ki bayram haftaya

haftaya bayram

iş yok yani

tatilmiş



ve geçenlerde bir arkadaşı

muhtemel bir halı saha maçı için

davet ettiklerinde

"gelirim ama ben anlamam maçtan" dedi

"birinin ayağını kırabilirim"



"harbi mi" dedim onu ciddiye alıp

kimse benim ciddi olduğumu 

sezinlemese de o an

"iyiymiş

benim ayağımı kıracaksan gel

bi altı ay rapor alırım sanırım

öyle değil mi?"


espri değildi

üzerinde gülünülmüş olsa bile

ve parmağıma bakıyorum bazen

parmaklarıma

hangisini kessem diye düşlüyorum

ve yapabilirim bunu

her an her saniye

biraz daha yukarı çıkıp hatta

elimi de kesebilirim

sağ mı sol mu bilemiyorum

biraz daha yukarı?

dirsekten mi ayırsak bir parçayı

ya da omuz

boyna ne dersiniz? 

27 Mart 2024

biraz kimsesiz kalabilir miyiz lütfen..

 // biraz kimsesiz kalabilir miyiz lütfen.. 


kayboldum.. 
boşuna arama, 
beni bulamazsın. 
düştüğüm yerde 
kendimi aramaktan vazgeçtim 

solungaçlarım çalışmıyor artık 
ama boğulduğumu bile hissetmiyorum 
bu nasıl bir şey biliyor musun? 
baş harfimin ne olduğunu hatırlıyor musun? 

kaybolduğumu söyledim sana 
ve boşuna arama 
kapsamaz 
kaplandım 
kapaklandım ya da 
her nasılsa işte 

"hey naber? nasılsın?" 
akış..  
akıyor yani hâlâ 
ama ne yöne olduğunu 
göremiyorum artık 

yoldan çıktım 
tarif edicek kimseyi de 
göremiyorum bu karanlıkta 
burası çok karanlık 
beyaz bir karanlık bu 
hiç renk yok 
gece bile 
gündüzün farklı bir evresi 
değişmiyor zaman 
akıyor sadece 

kayıptayız 
hayır kaybetmedik 
kayıptayız sadece 
eksi hanesine çizilen 
bir kaç saniye  
olan biten bu 
saniyeler, dakikaya 
ve sonra yıla dönebilir 
değiştirmeye çalışmıyorum hiçbir şeyi 
değişimden ziyade 
kendin olman gerekir 

beni arama, dedim sana 
bulamazsın 
hayır saklanmıyorum 
hepsi beyaz sadece 
her şey aynı tonda 
renkleri seçemiyorum 
duyguları hissedemiyorum 
nerdesin? 
nerde olan ne? 
önümü göremiyorum 
arkama dönemiyorum 
öyleyse bu bir sobe 
kendi kendime 
kendimce 
basit bir oyun 
fazlasıyla basit 
karmaşıklaştıran insanlar 
ben değilim 
ben hiçbir şey değilim 
ben hiçbir şeyim 

başa dönüyor önce 
sondan başa 
baştan başa 
daima başa 
başı kimin çektiği meçhul 
dönüp dolanıyor elime verilen ip 
kördüğüm edip 
hadi çöz diyorlar 
çözüyorum 
ve bir yenisi daha ekleniyor 
bitmeyecek 
bitmesi de gerekmiyor 
çözmeye çalışmaktansa 
bir çakmak alıp 
yakmalısın 
ipi ya da 
sözcüklerini 
sağır ve dilsiz 

ses geçirmez bir odada 
tek başıma kalmak istiyorum 
son dileğim bu  
ölmeden önce 

8 Temmuz 2022

taşınma işlemleri


 bu blog artık güncellenmeyecektir. 

whatsup/telegram vs kullanmıyorum, bilginize. telefon, sms, signal ve e-posta var. sosyal medyayı da iletişim amaçlı kullanmıyorum.. iletişim için, e-posta var, yersen..  

e-posta: girdap@riseup.net 

bu blog güncellenmeyecek sadece, kendi abuk sabuk işlerimle uğraşmayı bıraktığım falan yok.. aşağıda adresini verdiğim, bu yılın başlarında açtığım yeni yerime taşıyorum buradaki içeriği. gerekli açıklama da o adreste var. zaman içinde, yıllar önce var olan müzikli yazılı dosya paylaşımlı ve çok kapsamlı ve katmanlı olan e-zine'nime tekrar dönüşür orası. bu blog ihtiyaçlarımı karşılayamıyor zaten. oradan dikizleyebilirsiniz, güncellemeleri. işportaya dönebildiğim vakit de duyuru geçerim.  

bu blogta olan içerikleri de oraya taşıdıkça buradan sileceğim. en sonunda da, benim kaplumbağa hızımla, sanırım beş altı yıl içinde, bu blog, komple kapanır..  

yılın başlarında açtığım, yeni yerimin adresi şudur;

https://www.unthatow.xyz/

stay underground, do it yourself, fuck copyright

güzide bir şarkı da bırakıp, bu blogun son girdisini bitirelim.. 

"While some choose to live the life of perfection
I choose to roll with an Underground Connection" 

https://odysee.com/@Rap:4/Rockin%27-Squat---Supernatural:4

19 Ocak 2021

broken pencil röportajı

 


 

amerika ve kanada’da basılı olarak yayınlanan broken pencil isimli dergiye verdiğimiz röportajın türkçesi aşağıda..

röportajın ingilizce olan orjinal linki ise şudur: Printing Without Permission: Global Zines from Turkey https://brokenpencil.com/news/printing-without-permission-global-zines-from-turkey/

Sizin kelimelerinizle. İzmiryer6 distro nedir? Göreviniz nedir ve ne yaparsınız?

merhaba. öncelikle röportaj teklifiniz ve böyle köklü ve 25 yıldır yayın hayatına devam eden bir yayının varlığından haberdar olmak bizi sevindirdi. izmiryer6 distro, içerisinde bir çok farklı alanda (etkinlik / yayıncılık / dağıtım ağı / aktivizim vs) alt label bulunduran bir bağımsız sanat kolektifidir. ilk olarak 2000 yılında kendi ürettiğimiz işleri, kendi kendimize fanzin olarak basmak ve dağıtmak amacı ile ortaya çıkmıştır. öncelikli misyonumuz, kendi işlerimizi kendi kendimize, herhangi bir sansür/redaksiyon vs uğramadan ve başka bir aracı yayımcı/dağıtımcıya ihtiyaç olmadan kendi imkanlarımızla dağıtmaktadır. bunun yanı sıra, benzer dünya görüşüne sahip olduğumuz veya ortak paydalarımız olan yayıncı/sanatçı/kolektif oluşumların işlerini de (fanzin / kaset/poster/afiş/cd/video vs) hem arşivimizde yıllar sonra bile tekrar basılabilir, dağıtabilir olarak bulundurmak hem de güncel yayınlanan işleri uzun süre dolaşımda tutmayı hedefliyoruz. bunun yanı sıra, bugüne kadar bir çok fanzin sergisi, fanzin festivali, söyleşiler, eylemler, radyo yayınları düzenledik. yayıncılık anlamında en büyük idealimiz; bizim gibi, ürettikleri işlere devletin veya yayıncı kuruluşların müdahale etmesini istemeyen insanlara hem yayıncılık hem de dağıtımcılık anlamında, herhangi bir maddi çıkar gözetmeden kolaylık sağlamak ve bunun yanı sıra, sokakta bir varolma ve eylemlilik mücadelesi sürdürmektir.

Bu proje nasıl başladı ve büyüdü?

ilk olarak 1996 yılından beri, elime geçen her türlü mataryeli (fanzin / kaset / cd / vcd / vs) arşivlemeye başlamıştım. o sıralarda da amacım yayıncılık ve dağıtımcılık yapmak idi. ardından 2000 yılı haziran ayında, kendi ürettiğim işleri digital olarak yayınlamak için, “street punk” kelimesinden türeterek “sokak edebiyatı” adında bir kişisel site açtım. bununla beraber kağıt üzerinde ilk fanzin denemelerine başladım. ardından 2002 yılı ile beraber, graffiti, street art ve underground/alternatif müzik içerikli ilk fanzinimiz ile, işlerimizi basılı olarak da başka insanlarla paylaşmaya başladık. zaman içinde, internetin de, özellikle sosyal medyanın, bu kadar baskın olmadığı ve yüz yüze temasın, sokakta etkileşim kurmanın daha öncelikli olduğu zamanlarda, bizim gibi düşünen bir çok insan ile düzenlediğimiz etkinliklerde tanıştık ve bu sırada da, gerek güncel olan gerekse, türkiye’de yaşlarımızın yetmediği dönemlerde yayınlanan fanzinlere ulaşmaya ve tekrar basıp dağıtmaya başladık. etkileşimler ve özellikle internetten ziyade, sokakta açtığımız işporta tezgahımız sayesinde, gerçek hayatın içindeki temaslar neticesinde, büyüyüp, bugünlere gelinildi. hala devam ediyor oluşumuz da, bizler kadar eski zamanlardan beri yayıncılık yapan ve özellikle bandrolsüz ve ISSN almadan, tamamen underground olarak kitaplar da basan solucan fanzin (istanbul kadıköy merkezli) ekibi ile dayanışmalarımız ve birlikte düzenlediğimiz eylemlerin ve etkinliklerin katkısı, büyük pay sahibi. sizin de kabul edebileceğiniz gibi dayanışmalar ve ortak işler olmadan bir projeyi sürdürmek, zaman zaman tıkanıklara yol açabiliyor.

İzmir ve Türkiye’deki zine kültüründen biraz daha geniş olarak bahsedebilir misiniz? Kimler zine yapar ve zine okur, ve nerede?

türkiye’de ilk olarak, aynı yıl ve ayda, yani 1991-mayıs ayında laneth ve mondo trasho ile, birbirinden habersiz olarak iki arkadaşımız -çağlan tekil(r.i.p), esat cavit başak- türkiye’nin ilk fotokopi ile üretilen yayınlarını çıkarmıştır. söz konusu iki yayına, o dönem bir çok insan eşlik etmiş, içerik göndermiştir. o yayınların peşinden, 90’lı yıllarda, ağırlıklı olarak underground müzik üzerine, bir miktar da edebiyat/felsefe/lgbtt/grafik/çizgi roman/fotoğraf üzerine zine’ler yayınlandı. 2000’li yıllara gelinildiğinde, digital yayıncılığın biraz daha cazipleşmesi sonucu, söz konusu yayınların bir çoğu e-zine olarak dönüşüm geçirdi veya bu yayınlarda işlerini üreten insanlar kendi açtıkları alanlardan (blog-web site vs) işlerini yayınlamaya başladılar ve fanzinler basılı yayıncılık olarak bir süre sayıca azalsa da e-zine olarak çoğaldı. zannediyorum, 2013 yılındaki “gezi isyanı” sonrası zine’ler türkiyede geniş bir şekilde tekrar yayıncılık alanında çoğalmaya başladı. burada, türkiye’de giderek otoritesini ve gerek gazetecilere gerekse sanatsal işler üreten insanlara ciddi bir baskı/sansür uygulayan totoliter bir algıya sahip iktidarın etkisinin olduğunu es geçmemek gerekiyor.

türkiye’de 90’lı yıllarda daha çok punk ve metal müzik kültürünü benimseyen paylaşan insanların ağırlıkta olduğu, daha çok altkütürel müzik öğeleri ile harmanlanan bir fanzin kültürü vardı ve konserlerde açılan stantlar da mevcut idi.

günümüzde ise, özellikle son üç dört yıldır, zine’ler daha çok edebiyat içeriği ile ilerliyor ve şairler, öykü/roman yazarları çevresinde ilgi görüyorlar. okuyucular da genel olarak bu kesimden çıkıyor. ancak bunun yanında, hala alternatif ve orjinal işler üreten -örneğin mitoloji üzerine bir yayın olan cosmic zion zine gibi- yayıncılar, sanatçılar ve yazarlar mevcut. bunun en iyi örneklerini ise son yıllarda ekibimizden etrafi, tek sayılık tamamen kişisel ve her sayfası ile el yapımı işler üreterek vermiş idi. ayrıca bu soruları birlikte cevapladığımız efe tuşder’in de yine mors alfabesi ile ürettiği ve sayfaların backgroundunu da kendi görsel kolajları ile ürettiği bir zine anılabilir.

daha çok, zine’leri mekanlarında bulunduran barlar cafeler aracılığı ile yayınlar dağıtılıyor. bir kaç arkadaşımız hala konserlerde stand açmaya devam etmekte.

izmir’de ise ben, 2000 yılından beri çeşitli yerlerde ve son altı yıldır da düzenli olarak izmir/alsancak bölgesinde sokakta tezgah açarak, gerek kendi işlerimizin, gerek 90’larda yayınlanan gerekse güncel olan veya başka ülkelerden yayınları kendi imkanlarım ile basarak, insanlara ulaştırmaya ve bu sırada yüz yüze temas kurarak, başka projelere ve eylemliliğe dair yoldaşlık ve fikirdaşlık edebilecek insanlarla temas kurmaya/tanışmaya devam ediyorum.

Distronuzda punk / karşı kültür zinlerinin bir karışımı var, aynı zamanda politik ya da anarşist zinler de var. Bu ikisi arasındaki ilişki nedir? Türkiye’deki diğer zine altkültürleri nelerdir (çizgi romanlar, sanat yayınları, kişisel zinler vb.)? Nasıl bağlantı kuruyorlar?

punk/karşı kültür zine’leri ile politik ya da anarşist zine’leri üreten kişiler zaten, dünya görüşü olarak birbirine uzak kişilerden/sanatçılardan/yazarlardan çıkan işler olmuyor. o yüzden aralarında zaman zaman etkileşimler de doğuyor. türkiye’de son yıllarda açıkçası edebiyat içeriği dışında çok fazla ve farklı alt kültürler açısından zine’ler üretildiğini söylemek zor olur. ancak özellikle punk veya metal alt kültürlerini benimseyen zine’ler ve zine üreten isimler, daha çok konserlerde bir araya geliyorlar. ayrıca sosyal medya üzerinden, zaten küçük bir grup olduğumuz için neredeyse herkes herkesi en azından ismen tanıyor ve çeşitli şehirlerdeki arkadaşlar kentimize geldiklerinde, gerek konser kapsamında gerekse gezmek olarak, bir araya gelmemiz, buluşmamız kolay oluyor. aynısı bizim için de geçerli. yıllık olarak, 2009’dan beri, o yıl üretilen veya elimize ulaşan işlerin azami miktarda baskısını alarak, ankara ve istanbul’da bir zine toplantısı düzenliyorum ve bugüne kadar bu toplantılardan güzel etkinlikler, eylemler, sonrasına dair neler yapabileceğimiz üzerine projeler ile, hala süren dostluklar/dayanışmalar doğdu. bizim kişisel rahatsızlığımız sadece, her şeyin internet ve sosyal medya/digital yayıncılığa evrilmesi, söylemlerin de yayıncılığın da eylemlerin de giderek digital ve dolayısıyla sanal bir şekle evrilmesi (sadece güncel olan karantina kapması ile olan dönüşümden değil, yıllardır süre gelen evrilmeden bahsediyorum) örneğin street art/graffiti/stencil sanatı da, zine’lerden uzak bir eylem değil. görsel bir çalışmanı sokaktaki bir duvara işlemek o yüzden benim algıma göre daha doğru bir yöntem. o yüzden bu bağlantıların daha çok sanaldan çıkıp, gerçek hayatın içinde ve özellikle kendi açtığımız bar/cafelerden, mekanlardan çıkıp sokakta yüz yüze temas ve etkileşimlere, dayanışmaya eskiden olduğu gibi dönmesi üzerine bir çabamız var. bu noktada olumlu dayanışmalar da son iki yıldır daha fazla oluyor.

Siyasi durumlar göz önüne alındığında, baskı ve sansür gerçekten karmaşık konular olmalı… Projeniz hangi zorluklarla karşı karşıya?

herhangi bir resmi kurumun izni/haberi olmadan yayınlarımızı kendi kendimize bastığımız için ve büyük bir kitleye de hitap etmediğimiz için, şimdilik siyasal anlamda ciddi bir sorun ile karşılaşmadık. ancak işlerimizi basılı olarak sokakta dağıtmaya çalıştığımız için, zaman zaman, zabıta ile ciddi problemler hatta işlerimizi elimizden alıp ceza kesmeleri gibi problemler yaşadık. son dönem daha da sık olmak üzere, bekçiler ve polisler ile, yayınlarımızı sokakta görünür olarak dağıttığımız için, ve bu sırada özgürce kendi müziğimizi açıp kendi içkimizi içerken, zaman geçirdiğimiz için problemler yaşıyoruz. türkiye’de ise bu konuda bizden çok daha geniş kitlelere hitap eden muhalif yazarlar/sanatçılar/gazeteciler veya bağımsız yayınevleri ve medyalar sonu davalara/hapsetmeye kadar giden çok ciddi sansür ve baskı ile karşı karşıyalar.

bizim en büyük sorunumuz, maddi olarak işlerimizi sürdürebilmek noktasında yaşadığımız sıkıntılar ve aktivizm noktasında sokakta var olma çabamızda bir takım problemlerden oluşmakta. işlerimizi basılı olarak yayınlamak, maalesef zaman zaman zorlayıcı bir süreç olabiliyor ancak, kendi kendilerine basma imkanı olan insanlara da veya online olarak okumak isteyenlere, pdf versiyonu olarak işlerimizi gönderdiğimiz için, bu sorunu bu şekilde aşabiliyoruz.

İnsanlar çalışmalarınızı nasıl destekleyebilirler, sizinle nasıl iletişim kurabilir ve daha fazlasını nasıl öğrenebilirler? Tabii ki okuyucularımız çoğunlukla İngilizce konuşanlar ama onlarda benim gibi onlarda daha fazlasını görmek heyecanlı olabilirler.

şu an, aktif olarak işleyen bir websitemiz malesef yok ancak yakın bir süreçte, 2014 yılında kapanan e-zine’mizi tekrar devreye sokacağız, içerisinde sadece türkçe metinler değil. türkiye’de üretilen görsel çalışmalar, street art, graffiti, stencil işleri ve türkiye’deki underground/altkültürel müzik çalışmaları hakkında bilgiler ve linkler ile, çok eski zamanlarda üretilen müzikal çalışmalardan örnekler de olucak.

bir süredir, digital mecralarda sosyal medya üzerinden, ürettiğimiz işlerin kapaklarını veya içeriklerini yayınlıyoruz. ayrıca yurt dışında üretilen işleri, türkçe’ye çevirerek zaman zaman yayınladık ve buna hala talibiz.

okuyucularınız, çalışmalarımıza en büyük desteği, şimdilik ingilizce ve fransızca’ya çevirebildiğimiz kısa tanıtım metnimizi çevrelerindeki insanlara ulaştırarak yapabilirler. ayrıca e-posta üzerinden iletişim kurarak, işlerimizin digital versiyonlarını veya elimizde bulunan başka yazarların/görsel sanatçıların/kolaj çalışmalarının vs vs işlerini talep ederlerse, kendilerine gönderebiliriz. yayınlarımızı kendi bölgelerinde basıp dağıtmak isterlerse de, bizlerden herhangi bir izin almalarına gerek yok, “do it yourself” felsefesi temelinde hareket ettiğimiz için, işlerimizde copyright gibi bir unsur barınmıyor.

2013 yılından beri aperiyodik olarak düzenlediğimiz uluslarası fanzin festivali’ni 2021 yılı yaz ayında izmir’de düzenlemek istiyoruz. corona ve karantina yasakları neticesinde bu yılki planımızı bir yıl erteledik. katılmak isteyenlerle, izmir dikili’deki bir alanda çadırlı kamplı müzikli bir kaç gün geçirmekten mutluluk duyarız.

işlerimizi takip etmek isteyenler detaylı bilgileri @izmiryer6distro eki ile sosyal medya platformlarından edinebilirler. ayrıca amerikalı zine’leri de türkiye’de basıp dağıtmaya (gerek güncel gerek eski) talibiz, dünyanın bir çok bölgesinden bir çok türkçe olmayan yayınları da, türkiye’de basıp dağıttık bugüne kadar. dayanışmayla.

peace, love, révolte

2020 mayıs ayında gerçekleşen röportaj, derginin 2020 kış sayısında basılı olarak yayınlanmıştır.