hiçbir şey yapmadan öylece oturuyorum..
günlerdir yaptığım tek şey bu. hiçbir şey yapmadan oturmak.. daha doğrusu,
uzanmak.. çift kişilikli bir yatakta, alçıdaki kolumla beraber uzanmış, bir
plan geliştirmeye çalışıyoruz. muhabbeti fena sayılmaz kolumun. sol kolumdan
bahsediyorum. kırık olan o. sağ kolumu ise, şu an, kalemi tutmakla
görevlendirdim. tırnaklarım uzadı, ama kesemiyorum onları. sakallarım da uzadı
ama tıraş olamıyorum. param olsaydı, olurdum. hatta param olsaydı, yemek bile
yerdim anasını satayım. iki gündür bir şey yemedim. yani, son paramın son
kuruşundan sonra demek istiyorum. ev telefonumu geçen hafta kestiler.
internetim, ondan bir ay önce kesilmişti zaten. cep telefonumun şarjı yok. a
söylemeyi unuttum, elektriklerimi on gün kadar önce kesmişlerdi. şu aralar
suyumu da kesmelerini bekliyorum. bugün yarın gelirler. neyse ki ev sahibim,
devlet kadar vicdansız değil, son dört aydır sabrediyor durumuma. bu noktaya
nasıl geldiğimi biliyor olsaydı, sabretmezdi belki. bilmiyorum. bir roman
yazıyorum şu an. başladım ve devam ediyorum. ama evde, romanı bitirmeme yetecek
kadar kâğıt ve kalem yok. olsun. yine de denemek lazım. intihar mektubundan
daha uzun süre oyalar hiç olmazsa beni. karnım o kadar açkı. ve canım
sıkılıyor. ve param yok. ve hiç arkadaşım kalmadı. yani nerdeyse, hiç.. iş aramıyorum
çünkü sol kolum alçıda. hastaneye gitmiyorum, çünkü zaten kolumu ikinci kez
kendi isteğimle kırdığımda, amacım rapor almaktı. beni işten attıkları için,
hastaneye gitmeme de gerek kalmadı. zamanı gelince, kendim çıkartırım alçıyı.
ama o güne kadar hayatta kalacak mıyım bilmiyorum. işleri bu derece
kötüleştirenin ben olduğumu söyleyebilirdiniz, size hikâyemi anlatsaydım. ama
yapmayacağım. daha doğrusu, yapamam. benden yazar olmaz ve bu romanı da
tamamlayamam. hatta şu an can çekişmeye başladı bile, roman. hatta ne var
biliyor musunuz, evet sol kolum alçıda ama ikinci kez kırılmış değil, ilk kez
kırıldı ve hâlâ raporluyum. az önce yemek yedim ve şu an bir bilgisayarda
yazıyorum bunları. ailemle yaşıyorum. ve 3 hafta sonra alçı çıkacak. ama o
lanet yere geri dönmek istemiyorum. tekrar çalışmak istemiyorum. yazmam karşılığında
ayda beş yüz lira verecek bir kaynağım olsaydı, durmadan yazabilirdim. şu anda
da onu deniyorum ama olmuyor. bir sürü sorun, ensemde, nefes almama fırsat
vermemek için sürekli soluk boruma dolanıyorlar. birini atıyorsun, başka bir
tanesini başlıyor ve bu bir bahane değil herhangi bir şey için. yani olmamalı.
fırsat eşitliği var sonuçta. öyle deniyor. öyle kabul ediyoruz. çalışan kazanır.
ama ben çalışmak istemiyorum. hiçbir şekilde hem de. yazmak da buna dâhil. para
için yapabileceğim hiçbir şey yok dünya üzerinde. ve size en başta, hiç para
olmadığını söylemiştim ya. bak bu doğru işte. gerçekten. ailemde de yok. ama
neyse ki bakkal, giriş kurgusundaki ev sahibi gibi bekleyebilen biri.
yazdırıyorum. yazar değilim. yazdıranım. en sevdiğim yazar, bakkalım. üzerine
tanımam. ve dahası, hayatı boyunca, yazdıkları okunmaya değer bulunmayacak bir
adamın sızlanmaları ile canınızı sıktığımın farkındayım. kısa keselim o halde..
aridoverci. böyle mi okunuyordu? nasıl yazıldığını zaten bilmiyorum..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder