5 Ağustos 2013

beş sekiz onüç

beş sekiz onüç

artık yazamıyorum. eskiden harikulade öyküler yazabiliyorken,, en azından kendime göre.. başkalarına göreyse,, hâlâ harikuladeyken.. artık anlatamıyorum..

her şeyin fazlasıyla karışık olduğunu söylemiş miydim? ve artık çözmek istemediğimi. artık her şeyin artık olduğunu. artıklaştığını.. belirteç anlamında ‘artık’.. bütünüyle tutarlı bütünsüzler sözlüğü..

açıklamalardan sıkıldım. her şeyi yanlış bile anlayamamaktan da.. anlayamıyorum. anlatamıyorum da. yani bu, ‘anlatsam da anlamazsın’ gibi bir şey değil moruk, anlatsanız da anlasam gibi bir şey.. neler olduğunu bilen birine fazlasıyla ihtiyacım var. bilmediğim bir dilde de konuşabilir hatta, sorun değil.. konuşmasa da olur.. odanın içinde gezinecek birine ihtiyacım var. insan olması gerekmiyor.. sivrisinek bile olur amına koyyim. yakarca olmaz ama, görünmüyorlar onlar. görebileceğim bir devinime ihtiyaç duyuyorum. vantilatör dışında hareket eden hiçbir şey yok.. böceklerimi öldürdüler.. bu evde böcek bile yok amına koyim. eski evimizde vardı. eski evimizde bir hayat vardı. içerde ve dışarda. aşağıda ve yukarıda.

bir şeylerin kötü gittiğini fark edince düzeltmeye çalışır oysa insan de mi? ters giden bir şeyleri yoluna sokmaya çalışır.. öyle de mi lan? yola gelmiyorum. kimseyi de yoldan çıkartamadım. istedim ama bunu.. hayatımı düzene sokmam için çabalarken birileri, düzensizliğimle bütünleşecek birileri olmadı sanki.

bir sigarayı söndürürken başka bir sigarayı yakıyorum. annem kızınca ben de kızıyorum ama, anlamıyor o. hiç anlamadı. bazen anlarmış gibi yaptı sadece, anlayabilmek için çabaladı bazen.. ben hiç anlatmadım. yanlış anlatıldım daha çok. denedim ama. sustum. herkes aynı şeyleri söyledi. çok sigara içiyormuşum.. evet çok sigara içiyorum derdim içimden.. her şey içimden.. çok sigara içiyormuşum.. ölmüyorum ama.. kalbim tekliyor sadece. ama ölücem. bi gün öyle bi ölücem ki..

a forest’de ne anlatır robert biliyor musunuz? robert de mi kim? bi arkadaşım. kendisinin arkadaşım olduğundan haberi yok ama. jori de arkadaşım, onun da haberi yok. benim hayatımda birileri var, ben onların hayatında değilim. bi gün öyle bi ölücem ki, intihar mı cinayet mi karar veremicekler, otopsi de yüksek dozda sigara yazıcak. olabilir mi? neden olmasın…

benim herhangi bir şeye, hatta her şeye, gülümseyerek “neden olmasın” diyebilecek birine ihtiyacım var. geleceğe değil, bana inanan birine. kaygılardan ve umutsuzluktan uzak.. hiçbir şey için de umut etmeyen birine.. cin bile olabilir amına koyyim..  şeytanım sana söylüyorum, tanrım sen anla. görünen köyün kavalcıları..

he şimdi birileri, gidip “balık alsana lan davar” demiştir içinden, eğer duyuyorsa.. (okuyorsa demedim, çünkü yazmıyorum, konuşuyorum). “gidip bi kedi veya köpek alsana."

benim alınmayacak ve kendimiz dışında hiçbir şeye aldırmayacak bir şeye ihtiyacım var.. çocuk bile olur amına koyyim. ya da bi fare.. benim kendine ihtiyaç duyan birine ihtiyacım var. benim kendime ihtiyacım var amına koyyim. asıl mesele bu.

güçlü bi tını dışında hiçbir şeyin aydınlatamayacağı bir gecedeyim. hiçbir şeyin aydınlanamayacağı bir günün içerisinde.. ne gece ne gündüz ne de yirmibeşinci saatte.. hiçbir şey aydınlanamayacak.. bu yüzden size şu soruyu sormama izin verin, this empty flow, the circle did close indeed’de ne anlatır bilir misiniz? sözleri yok lan şarkının.. hiç ses yok.. müzik sadece. ve bir isim..

bi gün bi albüm yapıcam. soundproof and dumb olucak adı. kısaltmasıysa s.a.d. hiçbir müzik aleti kullanmıcam. sessizlik ve gürültü sadece. vantilatör sesi. çakmak sesi. kül tablosunun (evet tablosu, kaç kere söylücem?) yere düşme sesi.. bir şişeden bardağa akan yokluğun sesi. şifonun sesi. çalan saatin ya da duvara çarpan telefonun. satar mı dersin?

her şeyin fazlasıyla karışık olduğunu söyledim. ve artık çözülemeyeceğimi.. artık zamansal algıyı yitirdiğimi.. bütünsüzlüğünle güzelsin sen. kafan çok güzel, sen mi yaptın?

bi porno yıldızıyla evlenicem. evlendikten sonra da bırakmasın işi, sorun değil. en azından haberim olur. bi kaydı bile olur lan hem, izleyecek olduğum için değil, salak!.. gizlemeye gerek duymaz en azından.

melekler tanrının mobesesi midir? tamam zaten melekler olmasa da o görüyor her şeyi her zaman ama, şahit ya da delil toplamak için mi vardır onlar omzumuz da. korkuyorum tanrım senden, bana kendini sevdirir misin? korkum karşı gelmeme engel olmuyor çünkü, ya da isteklerimi gerçekleştirmene..

tanrım, var mısın? bana bi kıyak yapar mısın öyleyse? Ölüyorum amına koyayım.


5ağustos2013




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder