4 Şubat 2006

boşuna deneme

1.
..sonrasında, “seninle birlikte olmak istiyorum” dedi bana..  sürekli burnunu çekiyordu.. siyah uzun saçları vardı. “ne işsin lan sen” demişti, izledim sadece, uzun uzun.. burnunu çekti.. “aylak” dedim. “ben bir aylağım, ve çalışmayı düşünmüyorum, hiç düşünmedim”
“seni de avlayacaklar ama” dedi, “inan bana, eninde sonunda sen de kafese gireceksin”
“haklı olabilirsin” dedim ona “ama henüz değil”
“karşı çıkman olanaksız”
“biliyorum”

2.
bardan çıkıp onun evine doğru devam ettik. yavaş yürüyorduk, oldukça yavaş.. onu evine bırakacak, sonrasında kendi yoluma devam edecektim. evi yolumun üzerindeydi.. ve sevişmek istiyordum onunla. ama aşık olmaktan korkuyordum. dehşetle ürküyordum aşktan.. gözüm kesmiyordu. hiçbir şeyi gözüm kesmiyordu. korkuyordum. durgundum. tükenmiştim. ve bekliyordum. sanırım, beklemek dışında yapılabilecek çok fazla bir şey yoktu. varsa bile ben yapmak istemiyordum. beklemek güzeldi. beklemek yorucu değildi. uğraş gerektirmiyordu. ve linda scott ile seviştiğimi hayal ettim bir an. sonra beth gibbons ile. sonra amanda palmer ile. tüm eski sevgililerimi düşündüm daha sonra. birden içim titredi. belime attı elini

“sana aşık olabilir miyim” diye sordu
“olmamalısın” dedim, “ben de olmayacağım”
“neden?” diye sordu
“sonuncusunda son hakkımı da tükettiğimi düşünüyorum” diye aptalca bir cevap verdim, “aşk korkutucu bir şey.. bir daha aşık olamayacağıma inandırdım kendimi. böyle düşünmek beni rahatlatıyor”
“seni rahatlatan çok fazla şey var bu hayatta” dedi, “daha önce çaresiz hissetmenin de seni rahatlattığını söylemiştin”
“evet” dedim “eğer içinden hiç bir şey yapmak gelmiyorsa, çaresiz olduğunu düşünmek iyidir, oturur ve bu konuda yapabileceğim hiç bir şey yok dersin kendi kendine, olayların sonuçlanmasını izlersin, aynı iskambil kâğıtlarının sırayla devrilmesini izlemek gibi, eğlencelidir, her şeyi şansa bırakmak,  heyecan verici gerçekten”
“bekle ve izle”
“bekle ve izle, evet. planımızın adı bu olsun”
“hastalıklı bir senfoni gibisin” dedi
“eylemsizlik” dedim. bunun aklına bir şey getirdiğini söyledi
“şu hükümetin acil eylem planları, hatırlıyor musun?”
kahkaha ile güldüm. sarhoştuk
“sana kalsa, her şey boş, öyle değil mi?” diye sordu ardından
“acil eylemsizlik planı” dedim
“bekle ve izle” dedi. tekrar güldük. iyi gidiyor olmalı, diye düşündüm, ama her şey ilk başlarda iyi gider zaten, öyle değil mi?

3.
gecenin ikisiydi ve yalnızdık sokakta.. yürüyorduk. topuklu ayakkabı. ruj. parfüm. siyah saçlar. sarhoş. yitirilmiş bilinç. altüst.. ve ölümsüz.. burnunu çekti yeniden. “alkol” dedi, “alkol yok. olmaması daha iyi ama öyle değil mi?”
“evet” dedim “daha iyi” her ne kadar bu bir yalan olsa da
“pıt atalım öyleyse” dedi “o var”
“hayır” dedim yeniden.. bir büfeye girip 2 şişe kırmızı şarap aldık. ve evdeydik nihayet.. sessizce bekliyorduk.. şimdi nabıcaz diye sordu.. bilmem dedim gülümseyerek
“insanları neden sevmiyorsun” dedi
“korkuyorum onlardan” dedim “ne kadar uzaklarsa, o kadar güvende hissediyorum kendimi”

4.
..ve sanırım kaybettik dedi ben üzerindeyken, gidip gelmeye devam ettim

 gerçekleşmesi olanaksız ne varsa hayal ediyorum dedim, ufak bir ev, aptal bir iş, hatun, ölene dek sarhoş, yazı, aşk, nefret, bağrış çağrış ve sarmaş dolaş.. bir küs bir barışık, ama daima beraber.. gerçekleşmesi imkansız olan her ne varsa.

zirvedeydik
“kaybettik, biliyorsun de mi? asırlar önce”
“savaşmıyordum” dedim “asla savaşmadım.. hayatım boyunca savaşmadım. ama teslim de olmadım. savaş onların savaşı, ben kendimi korumaya çalışıyorum sadece, kurşunlarından”
“boşuna deneme” dedi. bir sigara yakıp uzattım. aşık olmuştum. ki başka türlü de, aynı yatağa giremezdim zaten

“boşuna da olsa deneyelim mi” dedi, o gecenin sabahında.
“olur” dedim.
bir süreliğine, oluyormuş gibi yaptık

 4.şubat.2006-dağıtım izni


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder