menü içerik felan falan
19 Ocak 2016
13 Ocak 2016
12 Ocak 2016
geriye dönüşler 3: zack4evalution - bölüm1
“oha
amına koyayım, girdap da geldi tam olduk. otuz yedi senedir seni bekliyorum bu
amına kodumunun galaksisinde” dedi tuncay. ben ne olduğunu anlamadım. şok
içindeydim. birkaç dakika önce, renkli renkli ışıklar içerisindeki bir
dehlizden, sanki ışık hızıyla geçmiştim. sonra gökten bir ormanın içine düştüm.
sert bir düşüş değildi. sanki esnek bir yatağın üstüne düşmüşüm gibi hissettim.
ama toprağın üzerinde ve bir ormanın içindeydim. öylece yerde kaldım. yetmiş
dört yaşındaydım lan ben. şimdi otuzlarımdaki halime dönmüştü bedenim.
nerdeydim, nasıl oldu bu, biraz önce evimde otururken şimdi neden buradaydım,
bilmiyordum. on dakika kadar sonra arkamdan biri seslendi:
“nihayet
teşrif edebildiniz beyefendi.”
kafamı
çevirip baktığımda seslenenin seçil olduğunu gördüm. bir şok daha geçirdim. ben
neredeydim. burası neresiydi. evimde oturuyordum lan ben. keyifli bir gün
geçiriyordum. şimdi nereye geldim. yoksa yine mi psikoza girmiştim? ama bu bir
psikoz ise, bu kez kesin kez yarağı yemiş olmalıydım çünkü daha önce ki
psikozlarım bu kadar ağır değildi. ağır ne kelime, bu bir psikoz ise, hidrojen
bombası gücünde bir psikozdu. durdum öylece. cevap bile veremedim.
“sana
diyorum girdo, hoş geldin” dedi seçil.
“nerdeyim
ben seçil, noldu?” dedim.
“zemt
galaksisine geldin abi”
“o
ne ya?”
“anlatırım,
uzun hikaye, gel bizimkilerin yanına gidelim.”
“bizimkiler
mi?”
“tayfa
işte, tuncay, refik, özlem”
“ohaaaa”
“sadece
onlar değil, yeni dostlarla tanıştık burda, esçûmento var, donete var, sanchez
var, virtual cosmos be rodrigo var. hz muhammed bile var lan. la oğlum adem de
var havva da var. senin arky (keny) burda, tek takılıyor. tayfası var da,
anladın sen beni. tupac var, penny rimbaud var. jori sjöroos var. robert smith
var. var oğlu var. ama sana kötü bir haberim de var, tayyip erdoğan da burada.
burada bile kurtulamadık pezevenkten. gelir gelmez kısa süre içerisinde karşı
bölgenin lideri oldu adam.”
“sus
bi seçil. tamam anladım. tüm manyaklar burda. ama benim kafam karıştı. idrak
edemiyorum, bana noldu? zemt galaksisi ne?”
“öldün”
“ne?”
“öldün
lan işte, kalp krizi geçirdin. günde dört paket sigara içip kanserden ölmedin
ya, süpersin. ölümünü karşı bölge canlı yayın sonrası, gün boyu bant kaydından
verip durmuş haberlerde üzerinde yorumcular havlamış falan. tabii biz
bilmiyoruz bunları. biz de elektrik bile yok, televizyon neden olsun”
“nası
ya? canlı yayında ben mi vardım? karşı bölge ne demek?”
“uzun
hikaye adamım. konuşuruz. nasılsa artık sonsuza dek burdasın”
“kafamın
içinde filler sikişmeye başladı seçil. gangbang, orgy yapıyorlar amına koyayım.
daha fazla konuşmayalım olur mu? sigara var mı?”
çantasından
bir poşet çıkardı seçil. içinde tütün olduğunu gördüm. bana sigara sararken
konuşmaya devam etti.
“cigara
bile var adamım. sen ne diyorsun. şarap var, müzik var, kediler var, köpekler
var. her şeyimizi kendimiz yetiştiriyoruz. şarabı kendimiz yapıyoruz artık.
paramız yok ama olsun”
göz
kırptı bana bunu söylerken. seviyordum seçil’i. evet özlem’e aşıktım ama seçil
de benim öz kardeşim gibiydi. aralarında bir ayrım gözetmiyordum”
“ne
zaman paramız oldu ki bizim seçil?” dedim sigarayı yakarken ben. ilk nefesle
birlikte kendime gelmeye başladım.
“ama
sana bir de iyi haberim var. paramız yok çünkü burda para diye bir şey yok”
“nasıl
ya?”
“anlatırım
sonra. geldik”
bir
sürü çadırın olduğu bir bölgeye geldik. girişte “unpz bolo” yazıyordu.
“oha
amına koyayım. bolo bolo mu var burda dedim seçile. ve bizimkinin adı unpz mi?
keşke yirmi iki yaşında gecenin bir yarısı girdiğim krizde, kestiğim bilekliğim
değil de bileğim olsaydı.”
“iyi
ki de o gece bileğini ıskalamışsın. biz dünyaya lazımdık adamım, zamanı gelince
öldük, çünkü buraya lazım olduğumuz tarih gelmişti. başımız belada bu aralar,
anlatırız sonra”
bir
sürü çadırın ve bir sürü insanın arasından geçip bir çadıra girdik seçil ile.
yürürken birileri “hoş geldin girdo” diyordu. cevap bile veremiyor aval aval
yüzlerine bakıyordum. üzerime giyecek şeyler verdi seçil. çünkü, buraya
düştüğümde çırılçıplaktım. ve yol boyunca da çırılçıplak bir şekilde yürüyüp
insanların arasından çırılçıplak bir şekilde geçmiştim. ama kafam o kadar
karışmıştı ki, çıplaklığımı unutmuştum. çadıra girdik seçil’le. içeri de özlem
ve tuncay vardı. özlem’le göz göze geldim içeri girer girmez. ben içeri
girince, önündeki işten kafasını kaldırıp, bana baktı. özlem’in iri göz
bebeklerinden gözümü ayırmadan, “refik nerde” dedim seçil’e. “gelcek birazdan
adamım” dedi seçil “önemli işleri var.”
çadır,
beşimizin sığabileceği kadar büyüktü. özlem bana bakıyordu, ben de ona. doğrudan
gözbebeklerimiz kenetli. hareketsiz bir şekilde durup bakıyorduk birbirimize.
gözlerimiz dolmuştu. ağlıyorduk. ama ayağa bile kalkmadı özlem. yeteri kadar
tanıyor olmalısınız hatunu ha? ondan beklenir bu. yerde bağdaş kurmuştu. önünde
takı malzemeleri vardı. çadıra girdiğim anda öylece tek kelime etmeden durup
bana baktı. ben de ona.
“çok
özledim lan seni” dedi, “bi intihar edemedin gitti, otuz senedir seni
bekliyorum burda ben. yalnızlıktan öldüm öldüm dirildim. ama merak etme. sana
hep sadık kaldım bebeğim.”
“dediğinden
pek bir şey anlamadım ama ben de sana sadık kaldım kızım, sana hala köpekler
gibi aşığım”
“olcan
tabii lan, benim gibi fıstığı nerden bulcan bi daha?”
tuncay
bir köşede oturuyor, önünde ki sehpaya toz amfetaminden resim yapıyordu. ve ben
içeri girdiğim sırada, kafasını kaldırıp “hoş geldin” bile dememişti. resmine
devam ediyordu. özlemle olan konuşmamın arasına daldı ve kafasını bile
kaldırmadan “sikerim aşkınızı. yat uyu girdo. yorgunsundur. uzun yoldan geldin.
sen uyanıncaya kadar anca biter resmim” dedi.
tam
bu sırada refik girdi çadıra.
“ooo
kimleri görüyorum, naber moruk?”
“iyi
moruk, nolsun. ölmüşüm ben. yeni öğrendim. beyin kıvrımlarımın içine bir
gergedan burnunu sokmaya çalışıyor ama geçer herhalde.”
“geçer
geçer, gergedan çok burda, uzak doğudaki ormanlarda sürüyle. of ya. tamam
tamam, sustum. az bilgi, çok geyik yapalım birkaç gece”
“iyi
olur abi. yat diyon da uykum yok”
“nası
ya, yorulmadın mı?”
“hayır”
“uyku?”
“yok
uykum”
“burda
uyku diye bir şey yok zaten, yirmi saat uyanığız. buna mecbur olduğumuz için
değil. biyolojik olarak, uyku diye bir şey yok abi. uyumuyoruz. çünkü yok.”
“tamam
ya anladım. uzatmana gerek yok”
işte
tam bu sırada, gene tuncay
“ben
uzatçam” dedi, “resim bitti. kim başlıyor bozmaya tablomu”
“ilk
ben” dedim hemen.
“tamam”
dedi, “seçil gelsin, başlayalım..”
az
sonra, deli gibi özlemini çektiğim toz amfetamini burnumdan içeri alıcaktım.
her şey çok güzeldi sanki ama, bu ya bir rüyaydı ya da ben artık geriye dönüşü
olmayan bir psikozun içine girmiştim. bilmiyordum.
birinci
bölümün sonu.
useless and empty words #7, yolda. yazılmaya başlandı.
naber la keraneci. yazdım ben. aaa ben yazdım. aaaa girdo yazdı. bir buçuk senedir ilk kez.
akıl hastanesinden çıktığım günden sonra, (bir buçuk sene sonra) yazmaya başladım.
YENİ HABERLER ŞUNLAR NIGGA
7. kitap geliyor.
türü: roman.
adı: GERİYE DÖNÜŞLER #2: zackevolution.
ne zaman biter bilemem ama bugun yarın ilk 4-5 sayfasını paslıcam burdan.
türü: roman.
adı: GERİYE DÖNÜŞLER #2: zackevolution.
ne zaman biter bilemem ama bugun yarın ilk 4-5 sayfasını paslıcam burdan.
ilk 6 kitap yıl sonuna kadar, solucan fanzin aracılığıyla ve elbette underground olarak basılıyor. ilki basıldı zaten de sikleyen olmadı. ben de kendim dışında kimseyi siklemem zaten. anlaşıyoruz yani.
9 Ocak 2016
dükkan için acil ihtiyaç listesi
dükkan için acil ihtiyaç listesi:
(elinizde varsa ve bağış yaparsanız çok güzel olur. dükkanı para kazanmak için açmıyorum sonuçta, işletçek olan iki aylak arkadaşımız azbuçuk bişi kazansın yeter, kirasını ben karşılıcam zaten, deli gibi fabrikada çalışıyorum, boşuna değil)
* eğer kendiniz el işi göz nuru ile ürettiğiniz (homemade) ürünler varsa, dükkana bırakırsınız, satış fiyatı belirlersiniz, para kazanırsınız...
(elinizde varsa ve bağış yaparsanız çok güzel olur. dükkanı para kazanmak için açmıyorum sonuçta, işletçek olan iki aylak arkadaşımız azbuçuk bişi kazansın yeter, kirasını ben karşılıcam zaten, deli gibi fabrikada çalışıyorum, boşuna değil)
* eğer kendiniz el işi göz nuru ile ürettiğiniz (homemade) ürünler varsa, dükkana bırakırsınız, satış fiyatı belirlersiniz, para kazanırsınız...
- laptop
- yazıcı
- speaker
- adsl modem
- mikrofon (radyo yayınlarımız için)
- kamera (video yayınlarımız için)
- masa sandalye vs
- kitaplık, raf, vitrinimsi bir şeyler vs..
- 2. el giyim
- el yapımı takı vs
- fanzin-kitap-dergi (her türlü kitap-dergi kabul etmiyoruz, formatımız var, ama fanzinin hertürlüsü olur)
- demo album-kaset (kesinlikle bandrolsüz işler olmalı, müzik türü fark etmez)
- underground, altkültürlerle ilgili görsel materyaller (belgesel, film, afiş, resim)
- bir de insana ihtiyaç var, bi yığın iş var, temizlik taşıma işleri vs vs... bunlar için bir de araba lazım tabii...
dükkanın adı pinero bu arada.. o da ne diyorsunuz, sayfa açtık adama o kadar, beni tanıyanların o ne dememesi lazım ama neyse: pinero şudur: https://www.facebook.com/Miguel-Piñero-93062612654
haftaya cumartesi toplantımız var, detaylar şurda: https://www.facebook.com/events/936007899780738/ iç iletişime üye
değilseniz göremezsiniz, ben herkesi ekledim gerçi de bazıları kaale
almıyor eklememi... söyleyin ekleyeyim dahil değilseniz.
- yazıcı
- speaker
- adsl modem
- mikrofon (radyo yayınlarımız için)
- kamera (video yayınlarımız için)
- masa sandalye vs
- kitaplık, raf, vitrinimsi bir şeyler vs..
- 2. el giyim
- el yapımı takı vs
- fanzin-kitap-dergi (her türlü kitap-dergi kabul etmiyoruz, formatımız var, ama fanzinin hertürlüsü olur)
- demo album-kaset (kesinlikle bandrolsüz işler olmalı, müzik türü fark etmez)
- underground, altkültürlerle ilgili görsel materyaller (belgesel, film, afiş, resim)
- bir de insana ihtiyaç var, bi yığın iş var, temizlik taşıma işleri vs vs... bunlar için bir de araba lazım tabii...
dükkanın adı pinero bu arada.. o da ne diyorsunuz, sayfa açtık adama o kadar, beni tanıyanların o ne dememesi lazım ama neyse: pinero şudur: https://www.facebook.com/Miguel-Piñero-93062612654
haftaya cumartesi toplantımız var, detaylar şurda: https://www.facebook.com/
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)